Daha Fazla

Cezire ile Kilis Arasındaki Kürt Emirlikleri


Heskif (Hasankeyf) Emirliği

Şerefname'ye göre, bu emirliğin hükümdarları Eyyübi ailesine mensuptur ve ailenin ilk hükümdarı, Cengizliler döneminde melik olan Melik Süleyman’dır. Bu durumda, emirliğin kurulduğu yıl 1335’tir. Melik Süleyman’ın oğlu Melik Muhammed, Moğollar ve İranlılarla güçlü ve samimi ilişkiler kurmuştur. Timurlular döneminde emirliği yöneten Melik Muhammed’in torunu Melik Eşref, Mardin’de Timurlenk ile görüşerek ona sadakatini sunmuş, oğlu Melik Halil de babasının izinden giderek Timurlulara bağlı kalmıştır. Bununla birlikte, Melik Halil’in oğlu Melik Halef Ebu Seyfeyn, Akkoyunlular’ın saldırılarına karşı büyük bir cesaretle Heskifi (Hasankeyf) savunmuş ancak komutanlarından birinin ihaneti yüzünden kale düşmüş ve bir süre boyunca bu aile yönetimden uzak kalmıştır.

Bu sırada, aile üyelerinden Melik Halil, Halep’e sığınmıştı. Akkoyunlu gruplarının içindeki yönetim kavgalarını fırsat bilen Melik Halil, aniden Kürdistan’a dönerek Kürt aşiretlerinin desteğiyle Siirt’i almayı başarmış, kısa süre sonra Heskifi de geri alarak hanedanın emirliğini yeniden kurmuştur. Safeviler ülkeyi işgal ettiğinde, Melik Hasan onlara yardım etmiş, ancak Şah İsmail’in ona ihanet etmesiyle tutuklanmış ve Tebriz’in korkunç zindanına atılmıştır. Sultan Selim ile Şah İsmail arasındaki ünlü Çaldıran Savaşı’na kadar zindanda kalmıştır. Fakat bu dönemde zindandan kurtulmuş ve emirliğine geri dönmüştür. Sultan Selim, onu himaye etmiş ve ona sahip çıkmıştır. Bu himaye, Osmanlı döneminde Yavuz Selim’in torunları ve halifeleri zamanında bir süre devam etmiştir, ancak daha sonra bu emirlik sona erdirilmiştir.


Süleymani/Sılivani Emirliği

Şerefname'ye göre, bu ailenin kökeni, Emevilerin son halifesi Mervan b. Muhammed'in oğulları olan üç kardeşe dayanıyor. Emevi saltanatı sona erdikten sonra bu kardeşler, Kulp bölgesine geldiler ve Kürt Banoki aşiretinin sağladığı yardımlar sayesinde güçlenerek etkilerini arttırdılar. Bu gelişmelerin ardından kısa süre içinde hükümranlıklarını Dicle Nehri boyunca genişletip, Gürcü ve Ermenilerin ele geçirdiği kale ve şehirleri onlardan geri alarak kendi topraklarına katmışlardır. Böylece güçlü bir hükümetin temelleri atılmış oldu. Emirliğin halkını oluşturan sekiz aşiret genellikle göçebe Sünni ve Yezidi halklardan oluşuyordu; bunlardan biri de Sılivan aşiretidir. Ayrıca Şerefname, bu emirliğin kurucusunun Mervan olduğunu belirtir ve ilk emirin ardından beşinci emir olan Diyadin b. İbrahim b. İzzeddin b. Bahaeddin b. Mervan döneminde Safevi Şah İsmail'in ortaya çıktığını ifade eder. Aynı zamanda Emir Diyadin, Safeviler tarafından atanan Diyarbekir valisiyle iyi ilişkiler kurarak onunla dünür olmuştur. Emir Diyadin'in vefatından sonra yönetim işi kardeşinin çocuklarına geçmiş ve iki yeni aile ortaya çıkmıştır.Bu aileler şunlardır:

1- Kuleyb-Kulap (Qulp) ve Batman ailesi,
2- Meyafarkin ailesi.
Bu iki aile, 20. yüzyılın başlarına kadar saltanat ve nüfuzlarını sürdürmüşlerdir.


Zeriki-Zirki Emirliği

Şerefname'de belirtilene göre, bu isim 'ezrak' kökünden türetilmiştir ve bu emirliğin kurucusu, Suriye'den Mardin'e gelen ve doğruluğu, takvası ve ahlakıyla tanınan Şeyh Hasan'dır. Şeyh Hasan, sürekli mavi (ezrak) bir elbise giydiği için bu isimle anılmaya başlandı. Zamanla bu kelime Zerki, Zeraki ve Zirk olarak değişti. Şeyh Hasan, kısa süre içinde büyük ihtimalle Akkoyunlular'dan olan Mardin hükümdarı tarafından tutuklanarak karanlık zindanlara atıldı. Ancak, çok geçmeden Şeyh Hasan bir keramet gösterip zindandan çıktı ve Mardin hükümdarına dünür oldu. Böylece Şeyh Hasan’ın saltanatı ve nüfuzu geri kazandı. Mardin hükümdarının vefatından sonra, yönetim tamamen Şeyh Hasan’a geçti. Sonrasında, onun soyundan gelen dört hükümdar hanedanı ortaya çıktı. Bu hanedanlar şunlardır:

Derzini: Habil bin Şeyh tarafından, Dörzör kalesinde kuruldu.
Kurdikan: Habi'nin torunu tarafından, Diyarbekir ve Meyafarkin arasındaki Kurdikan kalesinde kuruldu.
Atak: Emir Zirki tarafından, Atak kalesinde kuruldu.
Tercil: Diyarbekir'e yakın Tercil kalesinde kuruldu.

Bu dört aile, Osmanlı döneminde uzun süre varlıklarını sürdürdüler.


Kilis ve Azez Emirliği

Kilis ve Azez Emirliği, kökenleri Hakkari ve İmadiye emirlerine dayanan ve Abbâsîlere bağlı üç kardeşin soyundan gelen bir emirliktir. Bu kardeşlerden biri olan Menteşe, Eyyübilere hizmet ederek Suriye ve Kilis'teki Sünni ve Yezidi Kürtlerini bir araya getirmiştir. Eyyübi sultanları tarafından 'Kürt Emirler Emiri' unvanıyla ödüllendirilmiştir. Eyyübilere ait yönetimin ardından gelen Memlük melikleri döneminde ise, Emir Mend, Yezidilerle mücadele etmiştir. Osmanlılar döneminde, Emir Kasım Yezidilerin reisi Şeyh İzzeddin ile çatışmalara girmiş ve bu süreçte tutuklanıp öldürülmüştür Osmanlı döneminde emirlik, Canpolat ailesinin eline geçmiş ve Sultan II. Ahmed dönemine kadar verasetle yönetilmiştir. Emir Ali, 1607 yılında Osmanlı devletine karşı isyan etmiş, ancak başarısız olmuş ve emirlik tarihe karışmıştır. Canpolat ailesinin bazı üyeleri ise 1630'da Beyrut'a giderek Lübnan emirleriyle ittifak kurmuştur.

Canpolat ailesi, zamanla Lübnan Dağı'nda nüfuz kazanmış, Said Bey 1810 yılında önemli projelere imza atmış ve birçok hizmette bulunmuştur. Ancak, Beşir Emir’i döneminde aileye karşı düşmanca davranışlar sergilenmiş, mülkleri yağmalanmıştır. 1832'de İbrahim Paşa'nın Mısır ordusuyla yaptığı saldırıda, Canpolat ailesi Osmanlı devletini desteklemiş, ancak yenilgiden sonra bazı üyeleri Lübnan Dağı'na iltica etmiştir. Sonuç olarak, Kilis ve Azez Emirliği tarihi, bölgedeki siyasi mücadeleler, yerel yönetim dinamikleri ve Canpolat ailesinin etkinliği ile şekillenmiştir. Emirlik, zamanla Osmanlı'nın ve daha sonra Mısır'ın etkisi altında kalmış, ancak Canpolat ailesi ve diğer yerel liderler bölgede önemli roller oynamaya devam etmiştir.

Kilis ve Azez Emirliği, İslam Ansiklopedisi'ne göre kökenlerini Hakkari ve İmadiye emirliklerine dayandıran bir yapıdır. Bu emirliğin kurucuları, Şerefname'deki bilgilere göre, Abbâsîlere bağlı üç kardeşin soyundan gelmektedir. Bu kardeşlerden Hakkari emirlerinin dedesi Şemseddin, Behdinan emirlerinin dedesi Bahaeddin ve Kilis emirlerinin dedesi olan Menteşe yer almaktadır. Zamanla, bu isimler Kurmancî lehçesinde Şemdin, Behdin ve Mend olarak ifade edilmeye başlanmıştır. Mend, Kürtlerden oluşan bir ordu kurarak Eyyübilere hizmet etmek amacıyla Şam’a gitmiştir. Eyyübi sultanlarından biri ona Suriye'deki Antakya'ya yakın Kusayr nahiyesini vermiştir. Bu durum, Mend'in bu bölgede güçlenmesine ve Sünni ve Yezidi Kürtlerin etrafında toplanmasına neden olmuştur. Eyyübilere yaptığı samimi hizmetler sonucunda “Kürt Emirler Emiri” unvanını kazanmıştır.

Memlük melikleri döneminde de Mend, Yezidilerle mücadelesini sürdürmüştür. Osmanlılar döneminde Emir Kasım, Yezidilerin reisi Şeyh İzzeddin ile çatışmalara girmiştir. Osmanlı Halep valisi Karaca Ahmed Paşa, Yezidileri koruduğu için Emir Kasım'ı tutuklatmış ve öldürmüştür. Bu süreçte, Kasım'ın oğlu Küçük Canpolat Bey İstanbul’a gönderilmiş ve burada eğitim almıştır. Ardından, emirlik makamı Sultan Süleyman döneminde tekrar Canpolat ailesine verilmiştir. Bu durum Sultan II. Ahmed dönemine kadar devam etmiştir. Ancak zamanla Emir Ali, Osmanlı devletine karşı isyan bayrağını açmış ve Halep'te bağımsızlığını ilan etmiştir. Ancak bu isyan uzun sürmemiştir; çünkü Osmanlı devleti, Sadrazam Kuyucu Murad Paşa komutasında güçlü bir ordu göndererek Emir Ali'yi yenilgiye uğratmıştır. 1607 yılında emirlik diğer emirlikler gibi sona ermiştir.

Emir Ali Paşa, 1607'de İstanbul’a iltica ettikten sonra, Canpolat ailesinin bazı üyeleri Halep ve Kilis'te gizlenmeyi başarmıştır. 1630 yılında Said Bey Canpolatzade ve oğlu Rebah Beyrut’a gitmiş ve Lübnan emirleri Ma ailesiyle ittifak kurmuşlardır. İki aile arasındaki eski dostluk ilişkileri nedeniyle Lübnan halkı onlara saygı göstermiş ve Şuf mezrasına yerleşmeleri teklif edilmiştir. 1640 yılında Said Bey’e kendi askerlerinden 50 kişi verilmiş ve onu Şekif Ernun kalesinin korucusu olarak atamışlardır. Ancak Said Bey aynı yıl vefat etmiş ve yerine oğlu Rebah geçmiştir. Rebah birkaç yıl sonra vefat etmiş ve üç oğlu Ali, Faris ve Şerefeddin’i bırakmıştır. Ali, Şuf'un en büyük şeyhlerinden Şeyh Kaplam’ın kızıyla evlenmiş ve 1713 yılında kayınpederinin yerine Şuf'un reisi olmuştur. Bu dönemde halkın teveccühünü kazanmış ve Şehabiler tarafından takdir edilmiştir. Ancak Ali, 1778’de Ba'zere beldesinde vefat etmiş, arkasında altı oğlu bırakmıştır. Kasım adındaki oğlu, babasının yerine idareyi üstlenmiştir.

Kasım, Ahmed Paşa el-Cezzar döneminde iyi bir yönetim sergilemiş, ancak Paşa'nın askerleri halka zulmetmeye başlayınca, Paşa’nın oğlu Beşir, Paşa’ya karşı başkaldırarak halkı arkasında toplamıştır. Çatışmalarda Paşa'nın askerlerini birçok kez yenmiş ve Sayda'ya kadar ilerlemiştir. Babası Şam’da vefat ettiğinde liderlik resmen ona geçmiştir. Ancak zamanla ilişkiler gerginleşmiş ve 1795’te Cezzar tarafından tutuklanıp Akköy’e gönderilmiştir. Dört yıl zindanda kaldıktan sonra serbest bırakılmış ve çeşitli hizmetlerde bulunmuştur. 1810’da Akka valisi Süleyman Paşa’nın emriyle, Şam valisi Yusuf Paşa el-Kurdi'yi vurmak için bir askeri operasyona katılmıştır. 1811’de Dürzileri himaye etmiş ve 1818’de Muhtara’da büyük bir cami inşa etmiştir. 1840’ta İmadiye emirleriyle ittifak sağlamış ve dağda yaptığı yeniliklerde onlarla mutabık kalmıştır.

Ancak Şam valisi Beşir, Canpolat ailesini hileyle Şam’a çekip tutuklamıştır. Serbest bırakılmasına rağmen, 50 yaşında idam edilmiştir. Adaletli ve cömert bir kişi olarak anılan bu emir, birçok yol, köprü ve cami inşa etmiş ve halkın refahını sağlamıştır. Vefatından sonra, Şehablı Emir Beşir Canpolat ailesini yeniden ezmiş, mülklerini yağmalamıştır. 1832 yılında İbrahim Paşa'nın Mısır ordusunun Şam’a saldırısı sırasında, Canpolat emirleri Osmanlı devletini desteklemiş ve Humus savaşı yaşanmıştır. Savaş Osmanlıların yenilgisiyle sonuçlanınca, bazı Canpolat üyeleri Lübnan Dağı’na kaçmıştır. Mısır ve Osmanlı arasındaki mesele çözüldüğünde, Canpolatlılar kendilerini Osmanlı'ya bağlı tutmuşlardır. Sonuç olarak, Kilis ve Azez Emirliği tarihi, Eyyübi ve Osmanlı dönemlerindeki siyasi mücadeleler, yerel yönetim dinamikleri ve Canpolat ailesinin etkinliği ile şekillenmiş, bölgedeki sosyal ve siyasi yapının evrimine önemli katkılarda bulunmuştur.


Kaynakça

  • 1.-Zeki Beg, Muhammed Emin. Kürtler ve Kürdistan Tarihi. Nubihar Yayınları, 2020.