Dürzi İmanlıların Meşayihleri, köklerini İmad adındaki dedelerine dayandırmaktadır. İmad, Musul vilayetindeki İmadiye'den Yüksek Dağ’a göç etmiş ve ilk olarak Mertehon köyüne yerleşmiştir. Daha sonra sırasıyla Telina köyüne ve Urkub bölgesine geçerek Zenbekiye köyüne yerleşmiştir. İmad ve bağlıları, ünlü Canpolat ailesiyle çatışmış ve bu savaşta birçok Canpolat ailesi mensubu hayatını kaybetmiştir. Bu olay sonrasında İmadlılar, Ayn Vezye’ye göç etmişlerdir. İmad burada vefat etmiş ve geride dört erkek evlat bırakmıştır. Ailenin liderliği, İmad’ın kardeşi Serhal’a geçmiştir. Küçük Ahmed Paşa'nın başlattığı savaşta İmad’ın küçük oğlu Gadban ve Emir Ali Fahreddin M’anli da öldürülmüştür. Diğer kardeşler ise ya doğal yollarla ya da savaşlarda hayatlarını kaybetmişlerdir.
Miladi 1660 yılında, Köprülü Ahmed Paşa, M’anli emirleri yerine İmad’ın torunu olan M’anli Şeyh Serhal’ı hükümdar olarak atamıştır. Bu durum, emir Ahmed el-M’anli ve diğer M’anliler tarafından Serhal ve diğer İmadilerin öldürülmesine sebep olmuştur. Ancak, M’anlilerden birisi takma bir isimle gizlenmeyi başarmış ve ailenin yeniden çoğalmasına katkı sağlamıştır. Bu olaylardan sonra, son derece zeki ve hareketli olan Kasım Bin Şeyh Abdusselam el-İmad, 1788 yılında Şeyh Ali Canpolat ile çatışarak yeni bir düşmanlık başlatmıştır. Bu durum, bölgedeki halkı iki gruba ayırmış; birinci grup Abdülmelikoğulları, Telhukoğulları ve İmadoğullarından oluşmuştur. 1793 yılında, Emir Ka’dan el-Şihabi, İmadlı ve Nekdi şeyhlerinden Canpolatlılar üzerine yürümelerini istemiş ve bu grup bu görevi başarıyla yerine getirmiştir. Bu dönemde Lübnan’daki birçok önemli olaya katılmışlardır. Ayrıca, İmadlıların torunlarından Şeyh Hattar, 1854 yılında Ruslara karşı yapılan savaşa katılmak amacıyla Erzurum’a gitmek istemiştir. Ancak, o dönemde Emir Emin Arslan’ın İstanbul’a gitmesi gerektiği için, Şeyh Hattar Dağ’a geri dönmek zorunda kalmıştır.
Hısn el-Ekrad bölgesinde hüküm süren bu emirler, 1528 yılında Trablus hükümdarları olan Şuayboğulları ile Seyfaoğulları arasında çıkan anlaşmazlık nedeniyle Barok’a göç etmek zorunda kalmışlardır. Burada M’anliler ve Assaf ailelerinin desteğini alarak Şuayblılara saldırmış ve Akkar’ı geri alarak yerleşmişlerdir. Reisleri Yusuf Paşa, bir süre Trablus hükümdarı olmuş, ancak Osmanlı Devleti ile ilişkileri bozulduğunda Şam kırsalına göç etmiştir. 1590 yılında yeniden ortaya çıkan Yusuf Paşa, Assaflıların emirini öldürmüş ve 1602 yılında Balebek’i ele geçirip tahrip ettikten sonra Trablus’a dönmüştür. 1605 yılında Halep hükümdarı Ali Paşa ile anlaşmış, fakat iki yıl sonra araları bozulmuş ve savaşa girmişlerdir. Bu savaşta yenik düşen Yusuf Paşa, Dimeşk’e iltica etmiştir. Sonrasında Hısn el-Ekrad’a dönerek orada düşmanı ile anlaşmıştır.
1618 yılında Trablus valisi Ömer Paşa ile Emir Fahreddin el-M’ani, Yusuf Paşa’ya saldırmak için anlaşmış ve onu abluka altına almışlardır. Ancak kısa süre sonra devlet Yusuf Paşa’yı affetmiş ve Trablus hükümdarlığını geri vermiştir. Yusuf Paşa, 1624 yılında Trablus’ta vefat etmiş, ardından yedi oğlundan biri olan Kasım, babasının yerine geçmiştir. Emir Mahmud Hısn el-Ekrad’a, Emir Belk ise Akkar’a atandı. 1625 yılında Emir Kasım, el-Markab kalesini ele geçirmiş, ancak Emir Fahreddin ile anlaşınca kaleyi geri vermiştir. Seyfa ailesi, 1633’te devletin Emir Fahreddin üzerine gerçekleştirdiği tedip hareketine katılarak Trablus’un yönetimini almıştır. 1634 yılında Kasım Paşa, Mirö Miran rütbesini kazanmış ve İran savaşına katılmak üzere hazırlık yapması şartıyla Trablus hükümdarlığını almıştır.
Sonrasında yeğeni Emir Ali, amcası Emir Asaf’ın saldırısına uğramış ve Beyruta iltica etmiştir. 1635 yılında Nişancı Mustafa Paşa, Trablus mutasarrıfı olarak tayin edilmiş ve Emir Asaf’a eyaletin yönetimini devretmiştir. Emir Ali ile Emir Asaf arasındaki ihtilaflar sürmüş, 1640 yılında Şahin Paşa, Emir Asaf’ı öldürmeye yeltenmiş ve bu aileyi kökten yok etmek için planlar yapmıştır. Emir İsmail el-Kurdi ve Şeyh Ali Hemmadeyye, bu görevi yerine getirmiş ve 1640 yılında Trablus’ta Seyfaoğullarından hiç kimse bırakmamıştır.
Bu insanlar, Lübnan Dağı'nın Haçlılardan korunup savunulması amacıyla 1558 yılında Osmanlı Sultanı Selim'in Lübnan Dağı'ndaki Kure mıntıkasına yerleştirdiği Kürtlerdir. Trablus vilayetinin mutasarrıfı Şahin Paşa, Seyfa ailesinin ortadan kaldırılması görevini 1637 yılında Emir Musa'nın oğlu Emir İsmail ile Şeyh Ali Hemmade'ye vermişti. Köprülü Mehmed Paşa, Emir İsmail'i 1654 yılında görevine atadı; ancak bir yıl sonra ona kızarak onu disipline etmek amacıyla üzerine bir ordu göndermiştir. Emir İsmail, karşı koyacak gücü bulamayarak Emir Ahmed el-M’ani’ye sığınmış, o da onu hemen Sur şehrinin hükümdarı olarak tayin etmiştir. Fakat 1660 yılında hükümet kendisinden memnun gibi davranarak ona güvence vermiştir. Bunun üzerine Emir İsmail Trablus'a gelmiş, ancak burada Muhammed Paşa'nın emriyle ortadan kaldırılmıştır. Sadrazam Ali Paşa döneminde, bu aileden Emir Sab b. Hüseyin, Dağ kazasının hükümdarı olarak atanmıştır, ancak bu dönem uzun sürmemiştir. Çünkü İmadlılar tarafından gerçekleştirilen aşırı bir saldırı sonucunda kendisi ve akrabaları birer birer öldürülmüştür.