Sümerler yazıtlarında ilk defa Kürt ismini, şekilde olduğu gibi yazmışlar.
Sümerler, tarihte bilinen en eski uygarlıklar arasında yer almakta olup, MÖ 4. binyılda Mezopotamya bölgesinde yaşamışlardır. Çivi yazısını kullanan bu toplum, günlük yaşam ve dini ritüellerinde çeşitli sembollere büyük önem vermiştir. Özellikle ‘dağlar’, Sümer kültüründe özel bir anlam taşıyan kutsal semboller olarak kabul edilmiştir. Tanrıların mesken tuttuğu bu yüksek yerler, aynı zamanda Mezopotamya'nın doğal sınırlarını belirleyen coğrafi unsurlar arasında sayılmıştır.
Sümerler, kuzeylerindeki Zagros Dağları gibi yükseltileri, dağ sembolleriyle ifade etmişlerdir. Bu dağların ardında yaşayan topluluklar ise 'dağ insanları' ya da 'dağ halkları' olarak tanımlanmıştır. Bu halklardan biri olan Kurti topluluğu, Sümer metinlerinde genellikle savaşçı bir grup olarak anılmıştır. Kurti halkı, Sümer kaynaklarında bahsedilen bu savaşçı toplumla ilişkilendirilen Kürtlerden başkası değildir.
Sümer yazıtlarında sıkça rastlanan üçlü dağ sembolü, dağları ve dağlık bölgelerde yaşayan toplulukları temsil etmektedir. Sümerler, özellikle Kürtlerle özdeşleştirilen Kurti halkını bu semboller aracılığıyla anlatmışlardır.
Sonuç itibarıyla, Sümerlerde dağ sembolleri dini ve coğrafi önemiyle dikkat çekerken, dağ halklarını tasvir eden simgelerden biri olarak kullanılmıştır.
Sümerlerle Kürtler arasındaki en eski kültürel ve dilsel bağlara dair bir diğer kanıt, Huri ve Guti halklarına dair izlerdir. Sümerler gibi Kürtler de çok eski zamanlarda dağlardan inerek Mezopotamya’ya yerleşmişlerdir. Ancak MÖ 2500 yıllarında, Akad, Babil ve Asur gibi çöl kökenli göçebe topluluklar Mezopotamya'ya gelmiş ve Sümerlerin topraklarını işgal etmişlerdir. Bu süreç, Sümer sanatı ve dininin miras alınmasına yol açarken, aynı zamanda yazı dilinde büyük değişikliklere neden olmuştur. İşgalci topluluklar, Sümer yazısındaki harf ve kelimeleri değiştirmiş ve Sümerlerin yıkılmasının ardından, Sami dili ve lehçeleri Mezopotamya'nın resmi dili haline gelmiştir.