Bilinen En Eski Kürt Kalıntısı


Sümerler yazıtlarında ilk defa Kürt ismini, şekilde olduğu gibi yazmışlar.


Kürtler, tarihsel olarak Mezopotamya'nın asli halklarından biri olup, bu topraklarda binlerce yıl süren bir kültürel evrimin ürünüdür. Ancak, bölgeye dışarıdan gelen fetihçi halklar, hem coğrafi hem de kültürel mirası gaspetmişlerdir. Dr. İsmail Beşikçi’nin vurguladığı gibi, Kürdistan’da yapılan arkeolojik kazılar sonucu ortaya çıkan tarihi eserler, binlerce yıldır bu topraklarda yaşayan Kürtlere ait olmasına rağmen, sıklıkla Asurlulara, Ermenilere, Araplara, Acemlere (Farslara) veya bölgeye daha yakın dönemde gelen Türklere mal edilmiştir.

Mezopotamya’nın en eski uygarlıklarından biri olan Sümerler, M.Ö. 4. binyılda ortaya çıkarak çivi yazısı ve zengin kültürel mirasıyla dikkat çekmiştir. Sümerler, dağlık bölgelerde yaşayan halklara özel bir sembolizm geliştirmiş ve bu sembolleri hem dini hem de coğrafi bağlamda kullanmıştır. Özellikle üçlü dağ sembolü, Zagros Dağları gibi doğal sınırları ve bu bölgelerde yaşayan 'dağ halklarını' temsil etmek için kullanılmıştır. Sümer metinlerinde adı geçen Kurti topluluğu, savaşçı kimliğiyle öne çıkmış ve günümüzde Kürtlerin en eski ataları olarak kabul edilmektedir.

Sümerlerle dağ kökenli topluluklar arasındaki kültürel ve dilsel ilişkiler, sadece Kurti halkıyla sınırlı kalmamıştır. Hurriler, Gutiler, Kassitler ve Lulubiler gibi diğer dağ toplulukları da Sümerlerle etkileşim içinde bulunmuş ve Mezopotamya tarihinin şekillenmesinde önemli rol oynamıştır. Ancak zamanla Sami kökenli göçebe toplulukların (Akadlar, Babiller, Asurlar) bölgeye gelmesiyle Sümerlerin siyasi hakimiyeti sona ermiş; bu süreç, Sümer sanat ve dininin yeni kültürlere aktarılmasına yol açarken, Sümer dilinin yerini Sami dillerine bırakmasına neden olmuştur.

Kürtler Mezopotamya’nın tarihsel ve kültürel mirasının ayrılmaz bir parçasıdır. Ancak tarihsel süreçler ve dış müdahaleler sonucu bu mirasın bir kısmı gaspedilmiş ve başka halklara mal edilmiştir. Bu durum, Kürtlerin tarihsel kimliklerinin ve kültürel miraslarının yeniden tanınması ve hak ettikleri şekilde değerlendirilmesi gerektiğini göstermektedir. Kürtlerin en eski ataları olarak kabul edilen Hurriler, Gutiler, Kassitler, Lulubiler, Mitanniler ve Medlerin geriye bıraktığı arkeolojik ve kültürel miraslar, Kürtlerin bu toprakların gerçek sahibi olduğunun kanıtıdır.

Hurrilere Ait Eserler

Mezopotamya’nın kuzeydoğusundan gelen Hurriler, Sümerler, Akkadlar ve Asurlarla hem diplomatik hem de askeri ilişkiler kurmuş, Sümerce’nin yanı sıra Hurrice konuşan bu halk, Sümer Kralları Listesi gibi tarihi belgelerde de adını bırakmıştır. Uruk gibi Sümer şehir devletleriyle yaşanan çatışmalar, Lugalzagesi ve Enmerkar gibi hükümdarlar tarafından yazılı kayıtlara geçirilmiş; Hurrilere ait çivi yazılı tabletler günümüzde British Museum gibi önemli müzelerde korunmaktadır.


Urkeş Şehri (Girê Mozan)

urkes-sehri

Batı Kürdistan bölgesinde yer alan Hurri kenti Urkeş’in bulunduğu Mozan Tepesi, tarihsel ve arkeolojik açıdan büyük önem taşımaktadır. Tell Mozan’da yapılan kazılarda, Urkeş Kralı Tupkiş’e ait olduğu tespit edilen çivi yazılı tabletler gün yüzüne çıkarılmıştır; bu tabletler kralın adını ve unvanını açıkça belgelemektedir.

Özellikle dikkat çekici olan bulgular arasında, Hurri dilinde yazılmış ve kralın kızının tanrıçaya adanmasını konu alan bir metin yer almaktadır. Bu yazıtlar, Urkeş’in yalnızca bir Hurri yerleşkesi olmadığını, aynı zamanda Hurri krallığının siyasi ve dini merkezi olduğunu göstermektedir.


3 bin 400 yaşındaki dünyanın en eski şarkısı

ilahi

Ugarit antik kentinde gerçekleştirilen arkeolojik kazılar sırasında ortaya çıkarılan 'Çivi Yazısı 36 Tablet', literatüre Hurri İlahileri (Hurrian Hymns) olarak kaydedilmiştir. Asuroloji profesörü Anne Kilmer’in çalışmaları, bu tabletlerde yer alan çivi yazısı notaların yaklaşık 3.400 yıl öncesine ait olduğunu göstermektedir. Bu bağlamda, Hurri İlahileri, günümüze ulaşmış en eski müzik bestesi olarak kabul edilmektedir.

Ugarit’te bulunan 36 müzikal yazıttan yalnızca Hymn 6, günümüzde çalınabilecek kadar iyi korunmuş durumdadır. Bu tablet, 7 nota diatonik ölçeğinin yanı sıra uyumun da varlığına dair somut bir kanıt sunmakta ve Batı müziğinin kökenine dair tartışmalarda önemli bir referans olarak değerlendirilmektedir.

Hurri İlahileri tabletleri, Suriye’nin Batı Kürdistan bölgesinde, Ras Şamra’daki Ugarit harabelerinde keşfedilmiştir. Ugarit antik kenti, depremle yıkılmadan önce bölgenin önemli ticaret merkezlerinden biri olarak biliniyordu. Harabeler, 1929 yılında tesadüfen keşfedilmiş ve Fransız arkeolog Claude F. A. Schaeffer liderliğinde aynı yıl kazılmaya başlanmıştır. İkinci Dünya Savaşı nedeniyle 1939’da ara verilen kazılar, 1948 yılında yeniden başlamış ve 1950’li yıllarda tabletlerin çözülmesine yönelik çalışmalar yoğunlaştırılmıştır.

Tabletlerdeki çivi yazılarının çözülmesi yaklaşık 15 yıl sürmüş ve bu süreçte Anne Kilmer, Babil yazıtları üzerindeki deneyimini kullanarak Hurri tabletlerindeki müzik işaretleme sistemini deşifre etmiştir. Kilmer’in 1970’lerde yayımladığı çalışmalar, Hurri İlahileri’nin tarihsel ve müzikolojik önemini dünyaya tanıtmıştır. Hurri-Babil dilinde yazılmış bu eser, tabletlerdeki bazı deformasyonlar nedeniyle tümüyle okunamamakla birlikte, adının 'Nikkal’a Ağıt'olduğu ve içerisinde 'En Çok Onu Yüreğimde Seviyorum' ifadesinin geçtiği belirlenmiştir.

Hurri İlahileri, günümüzde Şam Ulusal Müzesi’nde korunmakta olup, dünya genelinde çok sayıda sanatçı tarafından yorumlanmıştır; bunlar arasında Suriyeli piyanist Malek Jandali ve müzisyen Richard Crocker öne çıkmaktadır. Bu tabletler, hem arkeoloji hem de müzik tarihi açısından eşsiz bir kültürel miras niteliği taşımaktadır.


Nuzi Tabletleri

nuzitablet

Yorgan Tepe ve Arrapha kazılarında ortaya çıkarılan 6.500’den fazla çivi yazılı tablet, Hurri-Mitanni dönemine tarihlenmektedir. Bu tabletler, eski Mezopotamya’daki şehir yaşamının sosyal, ekonomik ve hukuki yapısını anlamamıza önemli bilgiler sağlamaktadır. Özellikle, tabletlerin birçoğu tek bir ailenin yürüttüğü ticari faaliyetleri ve bu faaliyetlere ilişkin yasal düzenlemeleri belgelemektedir.

Nuzi tabletlerinin bir kısmı, Chicago Üniversitesi Eski Kültürleri Araştırma Enstitüsü, Harvard Semitik Müzesi ve Bağdat’taki Irak Müzesi gibi önemli koleksiyonlarda korunmaktadır. Bu belgeler, Hurri-Mitanni toplumlarının günlük yaşamını, sosyal ilişkilerini ve ekonomik sistemlerini detaylı bir şekilde ortaya koyması açısından eşsiz bir kaynak niteliği taşımaktadır.


Dünyanın İlk Haritası

Nuzi’de bulunan tabletler arasında yer alan Gasur Haritası, MÖ 3. binyıla tarihlenmekte ve Mezopotamya’da bilinen en eski harita örneklerinden biri olarak kabul edilmektedir. Haritada, dağlar ve su yolları sembollerle gösterilmiş, bu unsurların Küçük Zap Nehri ve Dicle’yi temsil ettiği öne sürülmüştür. Harita, antik kentin coğrafi bilgisini yansıtmakta ve Mezopotamya haritacılığının başlangıç dönemine ışık tutmaktadır.


Gutilere Ait Eserler

Gutiler (Kuti, Kurti, Kurdu), Kürtlerin atalarından biri olarak kabul edilen bir halktır. Bu topluluk, Güney Mezopotamya ve Zagros Dağları (günümüz İran’ı) çevresinde göçebe olarak yaşamıştır. Gutilerin yaşadığı bölgeye Gutium denirdi. Akad İmparatorluğu’nun MÖ 3. binyılın sonunda yıkılmasının ardından, Gutiler bu fırsatı değerlendirerek bölgenin kontrolünü ele almış ve Sümer Guti Hanedanını kurmuşlardır. Sümer Kral Listesi’nde, IV. Uruk Hanedanı’ndan sonra Gutilerin Mezopotamya’yı yönettiği belirtilir ve 21 Guti kralının yaklaşık 91 yıl 40 günboyunca iktidarda kaldığı kaydedilmiştir. Gutilerle ilgili tablet örnekleri, British Museum ve Chicago Üniversitesi koleksiyonlarında yer almaktadır.


Lugalannatum Tableti

Lugalannatum Tableti, Gutium bölgesi ve Gutiler hakkında bize ulaşan en eski belgelerden biridir. Tablette Gutium’un adı geçmekte ve Gutiler hakkında ilk bilgileri sağlamaktadır


Topuz Başı

Ayrıca, Sippar kentinde yapılan kazılarda ele geçirilen ve Guti kralı Laerabum’a ait olduğu belirlenen bir topuz başı da bulunmaktadır. Bu eserde, kral için 'Guti’nin güçlü kralı' ifadesi yer almakta olup, Gutilerin Mezopotamya’daki siyasi gücünü ve varlığını doğrulamaktadır


Kassitlere Ait Eserler

Babil Krallığı’nın erken döneminde Sümerlerle etkileşime giren Kassitler, Sümerlerin yıkılmasının ardından Mezopotamya’da önemli bir güç haline gelmiştir. Başlangıçta Sümer yazıtlarında düşman olarak anılsalar da, zamanla Babil’i ele geçirerek kendi yönetimlerini kurmuşlardır. Bu süreç, Kassitlerin Sümer kültürünü nasıl benimsediğini ve devlet yönetimlerini nasıl yapılandırdıklarını göstermektedir. Kassitlere ait yazıtlar, günümüzde Louvre Müzesi ve British Museum’daki koleksiyonlarda korunmakta olup, Babil’in Kassitler dönemindeki yönetim yapısına ışık tutmaktadır.


Kassit kralı II. Kurigalzu’ya ait silindir mühür

Kassit kralı II. Kurigalzu’ya ait silindir mühür (MÖ 1332-1308), Babil’in Kassitler dönemindeki yönetim ve devlet düzenini anlamamız açısından önemli bir kaynaktır. Mühür, özellikle kralın yetkilerini ve hükûmet yapısını sembolik olarak temsil etmektedir. Günümüzde bu mühür, Louvre Müzesi koleksiyonunda (AOD 105) korunmaktadır.


Meli-Shipak II (MÖ 1188-1174) dönemine ait ünlü kudurru

Meli-Shipak II (MÖ 1188-1174) dönemine ait bu ünlü kudurru, kralın kızını tanrıça Nanaya'ya sunarkenki bir sahneyi tasvir eder. Eser, kraliyet ve dini hiyerarşiyi gösteren en iyi örneklerden biridir. Sanatsal detayları ve yazıtlarıyla Kassitlerin yönetim ve inanç sistemini yansıtmaktadır.


Lululara Ait Eserler

Mezopotamya'nın güneydoğu ve kuzey bölgelerinde yaşayan Lulubiler, özellikle Uruk ve Ur gibi Sümer şehir devletleriyle mücadele etmiştir. Sümer Kralları Listesi'nde, Uruk Krallığı'na saldıran ve güçlü ittifaklar kurmaya çalışan bir halk olarak tanımlanmışlardır. Enmerkar destanında da Lulubiler'in Uruk'a saldırıları ve Sümer hükümdarlarıyla olan çatışmaları anlatılır. British Museum koleksiyonlarındaki Lulubi tabletleri, bu mücadelelerin yazılı kanıtlarını sunmaktadır.


Antik Tablet

Kral Shulgi ve Lulubiler arasındaki savaşı ve Lulubilerin Mezopotamya'dan Orta Asya'ya uzanan İpek Ticaret Yolu'ndaki hakimiyetlerini gösteren antik tablet


Lullubiler hakkında bilgi veren antik bir metin.


Mitanilere Ait Eserler

M.Ö. II. binyılda Batı Kürdistan (Rojava) ve Mezopotamya'da Hurriler tarafından kurulan Mitanni Krallığı, bölgenin en güçlü devletlerinden biriydi. Bu krallık, Asurlular tarafından 'Hanigalbat' veya 'Hani-Rabbat', Hititler tarafından ise 'Hurri' olarak adlandırılıyordu. Mısır kaynaklarında ise 'Naharin' veya 'Metani' olarak geçer. Mitanni'nin sınırları, batıda Karkamış'tan doğuda Bitlis Suyu'na kadar uzanıyordu ve Fırat ile Habur nehirleri arasındaki Yukarı Mezopotamya bölgesini kapsıyordu.


Mitanni Krallığına bağlı askerler... (M.Ö 1500 - 1300) Süvari, Okçu ve Sapan kullanan asker...


I. Tiglath-Pileser'in zafer silindirleri

I. Tiglath-Pileser'in zafer silindirleri, Asur'un batıdaki krallıklara karşı gerçekleştirdiği seferleri ve elde ettiği zaferleri belgelemektedir. Asurlular ile yapılan ve Mittanîlerin kaybettiği bir savaş sonrası, Asur Kralı I. Tiglath-Pileser adına hazırlanan zafer silindirinde (M.Ö. 1125) geçen Kurti / Qurti (kürd) ismi.. Bu isim, tarihçiler tarafından, günümüz Kürtlerinin atalarıyla ilişkilendirilen bir halk veya yerleşim birimini ifade etmek için kullanılmaktadır.


Medlere Ait Eserler

Medler, Eski Farsçada Māda- adıyla anılan ve kökeni 'orta, merkez' anlamına gelen Hint-Avrupa bir terimle ilişkilendirilen antik bir halktır. MÖ 1. binyılın başlarından MÖ 550’ye kadar varlıklarını sürdüren Medler, Zagros dağları ve çevresinde güçlü bir siyasi birlik kurarak Asur hâkimiyetine son veren ilk topluluk olmuşlardır. Antik kaynaklarda, özellikle Herodot’un aktarımlarında, Perslerden önceki büyük İranî güç olarak anılırlar. İskitler ve Asurlar karşısında elde ettikleri zaferler, onların bölgedeki kalıcı etkilerini göstermiştir.


Bir Med Kralı kabartması, Paris Louvre Müzesi.


Medleri simgeleyen, altın boğa.


Med Askerlerinin Bulunduğu Rölyef.

Persepolis’teki bu rölyefte görülen askerler Medlere aittir. Yuvarlak başlıkları, uzun kollu tunikleri ve pantolonlarıyla ayırt edilen Med askerleri, Ahameniş İmparatorluğu’nun Perslerle birlikte en güçlü dayanaklarından biri olarak imparatorluk sanatında önemli bir yere sahiptir.


Med Kralı Siyaksares'in mezarı


Medlere ait askeri bir geçiş töreni


Gotina bi Kurdî

Türkçe Anlatım

Kaynakça


  • 1. Mîrzadeyî, A., (2020), Eski Kürt tarihi, (1.Baskı), Sitav Yayınları, Ankara.
  • 2. Beşikçi, İsmail. Kürdistan Üzerine Tezler. Ankara: İletişim Yayınları, 1992.
  • 3. Edzard, Dietz-Otto. Sumerische Kulturgeschichte: Grundlagen und Übersicht. Berlin: Akademie Verlag, 2003.
  • 4. Curtis, John, & Reade, Julian. Art and Empire: Treasures from Assyria in the British Museum. London: British Museum Press, 1995.
  • 5. Postgate, J. N. Early Mesopotamia: Society and Economy at the Dawn of History. London: Routledge, 1992.
  • 6. Wilhelm, G. The Hurrians. London: Academic Press, 1989.
  • 7. Archi, A. Studies on the Hurrian Civilization. Wiesbaden: Harrassowitz Verlag, 2010.
  • 8. Kilmer, A. D. The Hurrian Music of Ugarit. California: University of California Press, 1980.
  • 9. Schaeffer, C. F. A. Ras Shamra-Ugarit Excavations. Paris: PUF, 1948.
  • 10. Crocker, R. Ancient Music Revived: The Hurrian Hymns in Modern Interpretation. New York: Musicology Press, 2002.
  • 11. Rainey, A. F. The Nuzi Tablets and Their Social Context. New Haven: Yale University Press, 1966.
  • 12. Watkins, J. W. Nuzi Texts and Hurrian Society. Cambridge: Harvard Semitic Museum Publications, 1996.
  • 13. Meek, Theophile J. The Gasur Map. Harvard Semitic Studies, Vol. 10, 1935.
  • 14. Gelb, I. J. A Study of the Lugalannatum Tablet and Guti References. Chicago: University of Chicago Press, 1976.
  • 15. Pekşen, Okay (2020). "Eskiçağ Önasya Tarihinde Gutiler'. Turkish Studies - Historical Analysis. 15 (1). ss. 245-25927 Aralık 2020.
  • 16. Astour, M. C. (1972). 'Ḫattusilis̆, Ḫalab, and Ḫanigalbat'. Journal of Near Eastern Studies, 31(2), 102–109.
  • 17. World History Encyclopedia. (2021). 'Mitanni'. World History Encyclopedia.