Hurrilerin yerleştiği bölge
Hurri, eski Kuzey Mezrabotan yani Kürdistan bölgesinin halklarından biriydi. Hurrilerin başkenti Kerkük şehriydi. Günümüzde tüm tarihçiler, Subaru ve Hurrilerin aynı topluluk olduğunu ve dillerinin Hint-Avrupa dil ailesine ait olduğunu kabul etmektedir. Hurriler, Dicle Nehri'nin yukarı kesimlerinde hâkimiyet kurmuşlardı. Bir dönem boyunca Zagros Dağları'ndan başlayarak Amed, Urfa, Mardin ve Kerkük’e, hatta bugünkü Suriye’nin bir kısmına ve Akdeniz’e kadar geniş bir alan Hurrilerin denetimindeydi. Hurrilerin bazı gelenek ve uygulamaları, bu bölgelerde halen yaşatılmaktadır. MÖ 1500 sonrası dönemde, Hurrilerin yanı sıra Mitaniler de bu topraklarda varlık göstermeye başlamıştır. Hurri ve Mitani aynı kökene sahipti ve her biri farklı kabileler oluşturmuştu. Daha sonraki süreçte bölgedeki siyasi otorite Mitanilerin eline geçmiştir. 1
Subariler, Hurrilerle sıklıkla karıştırılan bir halktır. Subariler, Mezopotamya'nın kuzeyinde, M.Ö. 3. binyılın sonlarına doğru yaşamış bir topluluk olarak bilinir. Hurriler ve Subariler arasındaki ilişki tam olarak net değildir, ancak tarihçiler bu iki halkın birbirine yakın kültürel ve etnik bağları olduğuna inanır. Özellikle, Hurrilerin Subarilerle aynı coğrafyada yaşadığı ve bir süre Subarilerle iç içe geçmiş bir şekilde varlık gösterdiği kabul edilir.
2
Bazı araştırmacılar, Subarilerin zamanla Hurri halkı içinde eridiğini ve onların bir parçası haline geldiğini ileri sürer.
3
Subari adı başlangıçta yalnızca coğrafi bir terim olarak kullanılıyordu ve Elam ülkesinin kuzeydoğusundan başlayarak Amanos Dağları'na kadar uzanan bölgeyi tanımlamak için tercih ediliyordu. Ancak zamanla bu isim, Kürdistan’daki büyük aşiretlerden bazılarına atfedildi. Bu aşiretler geniş bir nüfusa sahip güçlü topluluklardı ve eski çağlarda 'Zagros Halkları' olarak bilinen ana kabilelerden ayrılmışlardı. Subarilerin bir kısmı Mezopotamya, Suriye ve Anadolu bölgelerinde yaşamaktaydı. Bazı doğubilimcilere göre, Mitani halkı Subarilerin bir koluydu. Bu görüşe göre, Mezopotamya’da yaşayan bir topluluk 'Hurriler' aynı zamanda Subari adıyla da bilinmekteydi (Speizer). Sir Sidney Smith’e göre ise, Dicle'nin batısında yerleşik olan Subarilerin bir boyu, Huriler olarak da adlandırılıyordu. Her ne kadar Subarilerin siyasal tarihi hakkında sınırlı bilgiye sahip olsak da, Asurlularla yaptıkları savaşlardan bahseden bazı orijinal belgeler onların varlığına ve önemine dikkat çekmektedir.
4
MÖ 7. yüzyılda tüm Kürdistan’ın Medler yönetimi altında birleşmesiyle zirveye ulaşan Hint-Avrupalıların gelişi öncesinde, Kürt tarihinin yaklaşık 3000 yıl süren Hurri dönemi boyunca sayısız krallık ve şehir devleti kurulmuş ve tarih sahnesinden silinmiştir. Bu Hurri krallıkları ve prensliklerinden bazıları şunlardı: Kummuhu, Melidi, Gurgum, Ungi (Unqi), Kaman, Kasku, Nairi, Şupria, Urkiş, Muşku, Urartu, Namar, Saubaru, Mard, Lulubi, Qardu, Zamua, Ellipi, Manna ve Guti. Bu toplulukların adları günümüzde genellikle Mezopotamyalı kaynaklardan bilinmektedir; yerel isimleri ise henüz tam olarak ortaya çıkarılmamıştır. Bununla birlikte, bazı isimler modern Kürt yerleşim yerlerinde veya aşiret adlarında yaşamaya devam etmektedir.
Örneğin, Muşku adı günümüzde Kuzeybatı Kürdistan’daki Muş şehri ve bölgesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu krallık, Asur Kralı Tiglath-Pileser tarafından fethedilmeden önce 20.000 asker çıkarabilecek güce sahipti ve tarihçilerin çoğu, Muşku'nun Hitit İmparatorluğu'nun çöküşünde önemli bir rol oynadığına inanmaktadır. Mardu adı ise Kürt mitolojisinde ulusun yaratıcı figürlerinden biri olan insansı Mard karakteri olarak varlığını sürdürmekte, ayrıca Batı Kürdistan’daki Mardin şehrine de adını vermektedir. Benzer şekilde, Melidiler Batı Kürdistan’daki Malatya’nın adını şekillendirirken, Lulubilerin adı günümüzde Lurların etnik kimliğinde yaşamaktadır.
MÖ 4. binyılda Kürt kabile ve aşiretleri, Urkiş tapınaklarına büyük bir değer veriyorlardı. Dini inançları son derece güçlü olan Kürtler için tapınaklar kutsal mekânlardı. O dönemde tapınaklara giderek tanrılarını yüceltiyor, özellikle yaşamın kaynağı ve bedenin diriliğinin sembolü olan Tanrı Tesup’a ve Tanrı Kumarbi’ye tapınıyorlardı.
Zamanla Kürtlerin güçlü dini inancı, Urkiş kentinin Kürtlerin dini başkenti olarak ortaya çıkmasına ve tanınmasına yol açtı. MÖ 2250 civarında Urkiş’te Tupkes adında biri yükseldi ve 'Büyük Tupkeş' unvanını alarak Hurilerin en parlak dönemini başlattı. Bu devreden sonra Hurri klanları her yerde siyasi güç ve otorite sahibi oldular. MÖ 3. binyıl, güçlü Kürt krallığının ilk adımlarını attığı dönemdi. Büyük Tupkes’in yönetimi altında şehirlerin ve tapınakların inşası hız kazanmış, ordunun temelleri atılarak askeri örgütlenmeye büyük önem verilmiştir.
Tupkeş, MÖ 3. binyılın en önemli Kürt liderlerinden ve komutanlarından biriydi. Hurilerin kendi savunmalarını sağlayacak güçlü bir ordu kurabilmesi için büyük çaba sarf etti. Huri halkının vatanlarına olan bağlılığı, kısa sürede ordunun güçlenmesine ve Büyük Tupkeş'in Ur (Urkiş) Kralı olarak tahta çıkmasına zemin hazırladı. Şüphesiz ki, Huriler Kral Tupkes’in atalarıydı. MÖ 4. binyılda, tapınakların çevresinde şekillenen şehirlerin altyapısını ilk kez kuranlar onlardı. O dönemde şehirler, tapınakları merkez alarak inşa ediliyordu; insanlar, tapınakların etrafında evlerini yapıyor ve topluluklarını bu şekilde oluşturuyordu. Bu dini yapılar, Kürtler için zengin bir medeniyetin temellerini atmalarına olanak sağladı.
1
Tupkeş’in saltanatı her geçen yıl daha da güç kazanırken, Ükinitum adında bir eşi bulunuyordu. O dönemde Hurri Kralı Tupkeş’in yaşı yaklaşık 45’ti. Aynı dönemde, Akad Kralı ve Ordular Komutanı Naram-Sin, bir yandan Lolobi Bölgesi'ne doğru genişlemeye çalışırken, diğer yandan Urkiş Krallığı üzerine bir saldırı planlıyordu. Ancak Naram-Sin, kendine tam olarak güvenemediği için Urkiş’e yönelik bu saldırıdan vazgeçti. Bu gelişmelerin ardından, Kral Tupkeş Kürt-Akad ilişkilerini güçlendirmek amacıyla, MÖ 2225’te Naram-Sin’in kızı Taram-Agedey ile evlendi. Tupkeş’in ilk eşi Ükinitum ise sarayda yerini korudu.
Tarihi bir tablo gibi gözler önüne serilen bir sahne: Sağda Urkiş şehri, yukarıda Tanrı Kumarbi'ye adanmış büyük tapınak, sol tarafta ise tapınağın hemen altında Kral Tupkeş’in sarayı yer almaktadır. Urkiş’teki tapınak ve sarayın tasarımı, Kaliforniya Üniversitesi (Los Angeles) akademisyenleri ve arkeologlarının çalışmalarına dayanmaktadır. Hurri Kralı Tupkeş ile Akad Kralı Naram-Sin arasındaki güçlü dostluk bağı, Kürtlerin kendi topraklarında inançlarını daha da pekiştirmelerine olanak tanımış ve yeni tapınaklar inşa etmelerinin önünü açmıştır. 4 5 6
Kral veya Komutan | Hüküm Zamanı |
---|---|
Tupkeş | MÖ.2250 - 2207 |
Tıjatal | MÖ.2207 - 2180 |
İşar Kinum | MÖ.2180 - 2165 |
Şatarmat | MÖ.2165 - 2140 |
Atalşin | MÖ.2140 - 2115 |
Anatal | MÖ.2115 - 2107 |
Arimatal | MÖ.2107 - 2090 |
Akuya | MÖ.2090 - 2070 |
Hapuri | MÖ.2070 - 2040 |
Muzanatal | MÖ.2040 - 2015 |
Tişwanatal | MÖ.2015 - 1995 |
Nawartal | MÖ.1995 - 1960 |
Kujetal | MÖ.1960 - 1925 |
Pirhen Şahi | MÖ.1925 - 1903 |
Aranzad | MÖ.1903 - 1883 |
Puran | MÖ.1883 - 1850 |
Teyru | MÖ.1850 - 1809 |
Ari Şeni | MÖ.1809 - 1782 |
Hazipatal | MÖ.1782 - 1750 |
Ari Uki | MÖ.1750 - 1730 |
Paban Şari | MÖ.1690 - 1710 |
Pir Paya | MÖ.1710 - 1690 |
Aşıtu | MÖ.1690 - 1670 |
Akıyan | MÖ.1670 - 1650 |
Tunya | MÖ.1650 - 1622 |
Arupa | MÖ.1622 - 1603 |
Akira | MÖ.1603 - 1573 |
Haripan | MÖ.1673 - 1550 |
Hurri dili, sondan eklemeli yapıya sahip ve son derece ergatif bir dildir; aynı zamanda, antik Urartu krallığının dili olan Urartuca ile akrabadır. 8 Bu iki dil, Hurro-Urartu dil ailesini meydana getirir. Hurro-Urartu dillerinin hangi dil ailelerine bağlı olduğu konusu tartışmalıdır. Hurro-Urartu dillerinin, örneğin Kuzeydoğu Kafkas dilleri gibi diğer dil aileleriyle dilbilimsel bir bağlantısı olduğuna dair pek çok hipotez bulunmakla birlikte, bunlar genel olarak kabul görmemektedir. 9 Hurrice, Hint-Avrupa ve Sami dilleriyle benzerlik göstermez. Ayrıca, eklerle oluşturulan Hattice'ten de farklıdır. Hurrice'nin temel özelliği, kelimelere eklerin sonradan eklenmesidir; ancak bilinen hiçbir sondan eklemeli dilin yapısına benzemez. 10 11
I. Şuppiluliuma'nın Hitit tahtına çıkmasıyla, Hititler bölgede yeniden güç kazanmaya başlamışlardır. Şuppiluliuma, ilk olarak Kizzuvatna Devleti'ni bir anlaşma ile Hititler'e katmış, ardından Vaşşuganni üzerine bir sefer düzenleyerek Hurri-Mitanni Devleti'ni sona erdirmiştir. Ancak Şuppiluliuma'nın ölümünün ardından Hitit egemenliği bölgede zayıflamış ve Hurri-Mitanni Devleti yeniden güçlenmiştir. Bu devletin varlığı, Asur kralı I. Tukulti-Ninurta'nın dönemine (MÖ 1244 - 1208) kadar devam etmiştir.
12