Daha Fazla

Mezopotamya’da Kürtler MÖ: 10000


Bugün, Kürtlerin yaşadığı topraklarda bulunan yerli halkların tarihinin kesin bir 'başlangıcı' yoktur. Kürtler ve onların tarihleri, binlerce yıl süren kesintisiz bir iç evrim sürecinin, farklı halklar ve düşüncelerin bu topraklara dağılmış biçimde entegre olmasının bir sonucudur. Kürtler, kültürel ve genetik açıdan, tarihler boyunca Kürdistan'a yerleşmiş olan yalnızca tek bir halkın değil, birçok halkın torunlarıdır. Hurri, Guti, Kurti, Kaldi, Mard, Zela, Karduçi, Ari Medler, Sagartyanlar, Mitanniler ve Kassitler gibi halklar, yalnızca Kürtlerin atalarını ve kültürlerini değil, tek bir halkın mirasını temsil etmektedir.

Ancak, Kürtlerin tarihini anlamak için bir başlangıç noktası seçmek gerekir. Bu anlamda en uygun zaman dilimi, yaklaşık 12.000 yıl önce, yani Neolitik Devrim’in başladığı dönemi işaret eder. Bu tarih, aynı zamanda dünyanın son buzul çağının sona erdiği ve Holosen jeolojik döneminin, yani İnsanlık Çağı’nın başladığı dönemdir. Kürtler, bu dönemde, kendi antik vatanlarında, dağlar ve dağ eteklerini gelişimin ana merkezlerinden biri olarak kabul edebilecek kadar şanslı bir konumda bulunmuşlardır.

Neolitik dönem, Kürdistan'da benzersiz bir yapıya sahipti. Neolitik devrim, Kürdistan'ı dünyadaki en önemli bölgelerden biri olarak seçmiş gibi görünmektedir. Bu toprakların halkları, hala net olarak açıklanamayan gizemli güçlerin etkisiyle, yoğun bir teknolojik evrim sürecinden geçmişlerdir. Kısa bir süre içinde, çevrelerindeki, teknolojik açıdan oldukça gelişmiş toplumların başına geçerek, düşük yoğunluklu avcı-toplayıcı ekonomilerden, yüksek yoğunluklu yiyecek üretimi yapan ekonomilere geçiş yapmışlardır.


Neolitik Dönem ve Kürtlerin Kökeni


M.Ö. 10.000 yılı, Neolitik Devrim'in başladığı dönemi işaret eder. Bu dönemde, tarım, hayvancılık ve yerleşik yaşam, Mezopotamya ve çevresinde gelişmeye başlamıştır. Mezopotamya ve Zagros Dağları (günümüz Kürt bölgesi), tarımın ilk kez yayılmaya başladığı yerlerden biri olarak kabul edilmektedir.

Kürtlerin kökeni, geleneksel olarak İrani ve Hint-Avrupa dillerine dayandırılsa da, bu görüş esas olarak dilbilimsel benzerliklere dayanmakta ve genetik verilerle desteklenmemektedir; Ferdinand Hennerbichler’in disiplinlerarası çalışması, Kürtlerin soyunun izlenebilir en erken köklerinin İran’ın dışında, özellikle M.Ö. 10.000 yıl öncesine dayanan Cilalı Taş Devri’nde Bereketli Hilal’in kuzeyinde yer alan Doğu Anadolu, Kuzey Mezopotamya ve Zagroslar’da yaşayan otokton (yerli) topluluklara dayandığını ortaya koymakta; bu yerli halklar, J1 ve J2 gibi haplogruplar üzerinden izlenen tarımcı ve çoban topluluklar olup, Avrupa ve Batı Asya’nın ilk yerleşik halklarıyla benzer genetik profillere sahiptir; anaerkil mtDNA analizleri bu halkların Yakın Doğu’nun kurucu nüfuslarından olduğunu, baba soylu Y-DNA analizleri ise Kürtlerde J2-M172 başta olmak üzere 12 farklı haplogrup bulunduğunu ve bu haplogrupların Yahudiler, Ermeniler ve diğer Yakın Doğu halklarıyla anlamlı genetik benzerlikler taşıdığını göstermiştir; Kürtlerin 'Model Kürt Haplotipi' (KMH), J2-M172 alt grubunda tanımlanmış ve bu profil Yahudi Cohen Haplotipi (CMH) ile 6 mikrosatellit göstergeden sadece birinde farklılaşarak güçlü bir ilişki ortaya koymuştur; R1a1 haplogrubu taşıyan Orta Asya kökenli göçmen elitler (askeri olarak örgütlü) M.Ö. 2000-1600 yılları arasında Güney Rusya’dan Anadolu, Kuzey Mezopotamya ve İran’ın kuzeyine doğru göç etmiş, bu göçmenlerin Hint-Avrupalı dili Kürtlerin ataları tarafından benimsenmiş ancak bu göçmenler Kürtlerin doğrudan atası değildir; bu süreç dilsel İranileşme olarak tanımlanır ve Kürtlerin Hint-Avrupalılaşmasının askeri elitlerin etkisiyle yüzeysel kaldığı anlaşılır; ayrıca antik Mezopotamya metinlerinde geçen “Ummān-manda” terimi, M.Ö. 21.-6. yüzyıllar arasında farklı etnik kökenli paralı asker gruplarını ifade etmekte ve bu grupların Kürtlerin atalarıyla coğrafi ve tarihsel örtüşmeler taşıdığı görülmektedir; Sümerlilerle Kürtler arasında doğrudan bağlantı kurulmasa da, R1b haplogrubu taşıyan Sümerlerin, Basklar gibi 'ergatif' diller konuşan ve muhtemelen Orta Asya kökenli topluluklar olabileceği ileri sürülmekte; Kürtçe’deki ergatif dil yapısı da, Sümerce, Baskça ve diğer izole dillerle karşılaştırmalı olarak değerlendirilmiş, bu yapı Kürtçenin tarihsel derinliğine ve dilsel özgünlüğüne işaret etmektedir; sonuç olarak, Kürtler; genetik, dilbilimsel ve arkeolojik açıdan tekil bir ırka veya dışarıdan gelen göçmen bir soya değil, Bereketli Hilal’de tarih öncesinden beri yaşayan, çok katmanlı, çok kökenli, yerli Avrasyalı halkların birleşimiyle şekillenen bir etno-kültürel bütünlüğe sahiptir ve bu yapı, Med, Fars veya başka İrani halklara indirgenemeyecek kadar özgün ve karmaşıktır. 5

Kürtlerin etnik kökenine dair bilgilere büyük ölçüde dilbilimsel, tarihsel ve arkeolojik araştırmalarla ulaşılmıştır. Kürt dili, Hint-Avrupa dil ailesinin İran koluna ait olup, bu dil ailesi M.Ö. 3. binyıldan itibaren bölgeye yayılmaya başlamıştır. Bu nedenle, Kürtlerin etnik ve kültürel kimlikleri, bu dönemin sonrasındaki süreçlerde daha belirgin hale gelmiştir. Bununla birlikte, Kürtlerin ataları olduğu düşünülen toplulukların, Neolitik Dönem'de Mezopotamya'nın kuzey ve doğusunda yaşamış olmaları olasılıklar arasındadır. 1


Zagros Dağları ve Kürtlerin Ataları


Zagros Dağları, Kürtlerin tarih öncesi ve antik dönemlerdeki atalarının yaşadığı, kültürel ve genetik kökenlerinin şekillendiği coğrafya olarak bilimsel çalışmalarda önemli bir yer tutar. Genetik araştırmalar, örneğin Nasidze ve arkadaşlarının Max Planck Enstitüsü'nde yürüttüğü 2005 tarihli çalışma, Kürtlerin atalarının Doğu Anadolu, Kuzey Mezopotamya ve Zagros bölgesinde eşzamanlı olarak var olduğunu ve J haplogrubunun bu bölgede yaygın olduğunu ortaya koymuştur. Arkeolojik bulgular da bu görüşü destekler: Irak Kürdistanı’ndaki Shanidar Mağarası'nda bulunan Neandertal kalıntıları ve çiçekli mezarlar, Zagros halklarının ritüel uygulamalara sahip olduğunu gösterir. İran Kürdistanı’ndaki Darai Kaya Sığınağı ise yaklaşık 70.000 yıl öncesine ait Orta Paleolitik dönem izleri taşır. Neolitik dönem yerleşimlerinden Ganj Dareh ve Jarmo, tarım ve hayvancılığın ilk izlerini taşır; bu da Kürtlerin atalarının yerleşik hayata geçişini anlamada kilit rol oynar. Tarihsel olarak Gutiler, Lulular ve Kasitler gibi Zagros merkezli halkların Kürtlerle etnik bağlantıları olduğu ileri sürülmektedir. Ayrıca, UNESCO’nun Dünya Mirası listesine aldığı Uramanat Kültürel Peyzajı, yaklaşık 3000 yıldır Kürtlerin (özellikle Hawrami Kürtlerinin) iskan ettiği bir bölge olarak Zagros’un yaşayan kültürel sürekliliğini temsil eder. 6

Bu dönemdeki topluluklar, belirli bir Kürt kimliği altında tanımlanmasa da, Kürtlerin etnik kökeninin temelleri bu coğrafyada atılmış olabilir. Kürtlerin kökenine dair bu tür arkeolojik bulgular, bölgedeki tarım toplumlarının tarihine ışık tutmaktadır. 2


Arkeolojik Bulgular


M.Ö. 10.000 yılına dair doğrudan Kürtler hakkında bir bilgi olmasa da, bölgedeki yerleşik hayata geçen topluluklar hakkında önemli arkeolojik veriler vardır. Zagros Dağları ve çevresinde yapılan arkeolojik kazılar, Kürtlerin atalarına ilişkin önemli ipuçları sunar ve bu bölgenin insanlık tarihindeki en eski yerleşim alanlarından biri olduğunu ortaya koyar. En dikkat çekici buluntulardan biri, Irak Kürdistanı’nda yer alan Shanidar Mağarası’nda keşfedilen Neandertal birey kalıntılarıdır; burada gömülen bireylerin mezarlarında çiçek tozu bulunmuş ve bu durum, ölü gömme ritüellerinin varlığına dair ilk kanıtlardan biri olarak değerlendirilmiştir. İran Kürdistanı’ndaki Darai Kaya Sığınağı (Darai Rockshelter), yaklaşık 70.000 yıl öncesine tarihlenen Orta Paleolitik döneme ait taş aletler ve hayvan kemikleri ile birlikte, bölgedeki avcı-toplayıcı toplulukların yaşamına dair izler sunar. Yine Zagros’un güney kesiminde bulunan Ganj Dareh (M.Ö. 8000’ler), dünyadaki en erken tarım faaliyetlerinin ve koyun evcilleştirmenin izlerine sahiptir. Irak’ın kuzeydoğusunda bulunan Jarmo ise Neolitik dönemin en eski köy yerleşimlerinden biridir ve orada ortaya çıkarılan çanak çömlek, tahıl ve hayvan kalıntıları, Kürtlerin atalarının yerleşik yaşam biçimine geçtiğini göstermektedir. Ayrıca Çemê Rezan, Tepe Gawra ve Tell Shemshara gibi diğer Zagros yerleşimleri de Orta Doğu’nun ilk yerleşimlerinden olup Kürt tarihinin arkeolojik temellerini güçlendiren unsurlardır. Bu buluntular, Zagros Dağları’nın sadece coğrafi bir sınır değil, aynı zamanda Kürtlerin tarihsel ve kültürel biçimlenme sürecinde bir beşik olduğunu açıkça ortaya koyar. 7 8 9 10 11 12 13 14

Şanidar Mağarası'nda bulunan Neandertal kalıntıları ve Neolitik döneme ait izler, bu bölgede insanların binlerce yıl boyunca varlık gösterdiğini göstermektedir. Bu buluntular, bölgenin tarih öncesi dönemlerine dair önemli bilgiler sağlar, ancak Kürtlerin ataları ile bu buluntular arasındaki bağ henüz kesin olarak kanıtlanmamıştır. 3



10 bin yıl önce Mezopotamya’da yaşam ve kültür nasıl gelişti?



Bereketli Hilal’in kuzey dağlık bölgesi olan Kürdistan, yalnızca evcilleştirme ve endüstriyel teknolojilerin gelişimine sahne olmakla kalmadı, aynı zamanda yiyecek üretim yöntemlerinin de şekillendiği ve uygulandığı bir yerdi. Arkeolojik bulgular, Kürt dağlarının yaklaşık 12.000 yıl önce tarımın başladığı bölge olduğunu ortaya koymaktadır. Bu yenilikçi teknoloji, Kürt dağlarından Mezopotamya’nın ovalarına, Batı Anadolu’nun tepelerine ve İran platosuna yayıldı. Yaklaşık 8.000 yıl önce, daha da genişleyerek Kuzey Afrika, Avrupa ve Hindistan’a ulaştı. Bu sebeple, Kürdistan, pek çok yaygın tarım ürünü ve evcil hayvanın başlangıç noktasıdır. Yiyecek toplayıcılığından yiyecek üreticiliğine geçiş, evcilleştirilen türlerin doğal yaşam alanları içinde, yani Zagros Dağları çevresinde gerçekleşmiştir. Ayrıca mevcut kanıtlar, bu geçişin Kürdistan’daki dağların eteklerinde ve vadilerinde yoğunlaştığını göstermektedir. Tarım, doğal olarak flora ve fauna üzerinde evcilleştirme gereksinimini doğurdu. Bugün modern buğday, arpa, çavdar, yulaf, bezelye, mercimek, yonca ve üzüm gibi ürünlerin ilk örnekleri, M.Ö. 9. binyıldan kısa bir süre önce, Kürtlerin ataları tarafından ıslah edilmiştir.

İlk evcilleştirilen keçi, koyun, köpek ve domuzların kalıntıları, Kürdistan’daki üç önemli arkeolojik alanda bulunmuştur: Çayönü (Batı Kürdistan, Diyarbakır yakınları), Ganj Dara (Güney Kürdistan, Kirmanşah’ın kuzeydoğusu, M.Ö. 10.000 civarı) ve Jarmo (Orta Kürdistan, Süleymaniye’nin kuzeyi, M.Ö. 8.000 civarı). M.Ö. 8. binyılın başlarında, Kürdistan’daki birçok tarımcı toplum, hayvanları evcilleştirmişti. Tarım ve tahıl işleme araçlarının yanı sıra, değirmen taşları, dibekler ve havanlar gibi kalıntılar, polen kayıtlarıyla birleşerek, bu dönemde Kürdistan’daki tarım faaliyetlerinin geliştiğini doğrulamaktadır.

Bu ilerlemeler, nüfusun ve üretimin büyük bir artış göstermesine yol açarak, daha fazla teknolojinin bulunmasına ve yaratılmasına zemin hazırlamıştır. Kürdistan uygarlığı, madencilik, kaba dokumacılık, pişmiş çömlekçilik, mimari, şehirleşme, yazı ve kayıt tutma gibi alanlarda devrimci yeniliklere imza atmıştır. M.Ö. 8 binli yıllara gelindiğinde, Kürdistan’daki toplum, ticari işlemleri kaydetme ihtiyacı duymaya başlamıştır. Bu ticari kayıtlar, ilk olarak her bir öğenin bir ticaret parçasını ve numarasını temsil ettiği kil sikkelerle yapılmıştır. Bu sikkeler, yaklaşık 7.500 yıl önce üzerlerinde ek işaretler taşımaya başlamış ve zamanla, işaretler bir cümle oluşturacak şekilde sıralanmıştır. Daha sonraki dönemlerde, bu sikkeler kilden yapılan koruyucu kaplamalarla korunmuş, bu kaplamaların yüzeyleri, içindeki sikkelerin taklitlerini taşımıştır.

M.Ö. 3000 yılına gelindiğinde, bu kil kaplamalar, sikkelerin yerini alarak, ticari işlemlerin kaydını tutan yeni bir yöntem haline gelmiştir. Bu dönemde, silindir mühürler, ticari işlemlerde tarafların imzalarını taşıyarak, yazının ilk şekillerine yol açmıştır. Bu yazılı kayıtların, sikkelere işlenen şekillerle başlaması, ilk çivi yazısı tabletlerinin ortaya çıkışıyla birleşmiştir. Bu sistem, Kürdistan’da modern anlamda yazının ilk adımlarını atmıştır.

Kürdistan’daki geniş yiyecek kaynakları ve yüksek yaşam standartları, bölgede büyük bir nüfus artışına neden olmuştur. M.Ö. 10.000’de yaklaşık 15.000 olan nüfus, kısa bir süre içinde on kat artarak M.Ö. 9.000’de 150.000’e çıkmıştır. İlk şehir devletleri, M.Ö. 8. binli yıllarda ortaya çıkmış, bu şehirler arasında Çayönü, Oylum Höyük, Titris, Jarmo, Tepa Gewre, Ganj Dara ve Giyan gibi bölgeler yer almıştır. Bu yerleşimler, Erciha ve Yahudiye ile birlikte gezegenin ilk şehirli toplumları arasında sayılmaktadır; bu şehirler küçük olsa da (1000-1500 kişi), çevresindeki yerleşimlerden çok daha gelişmişti.

Kürdistan uygarlığı, M.Ö. 6000-5000 yıllarında Halaf kültür dönemiyle zirveye ulaşmış, bu dönemde dairesel, sağlam yapılı ikamet birimleri ve ustaca yapılmış çömlekler üretmiştir. Halaf kültürüne ait sanatsal ifadenin yaygınlığı, Kürdistan’daki homojen kültürel yapının bir göstergesi olarak kabul edilmektedir. Halaf döneminin sona ermesiyle, Mezopotamya’nın uygarlık seviyesi ve teknolojik gelişmişlik düzeyi, Kürdistan’daki seviyeyi yakalamaya başlamıştır. M.Ö. 4000 civarına gelindiğinde, Mezopotamya, Kürdistan’ı geride bırakmış, yazının geliştirilmesi, şehirleşme ve yönetim yapılarının kurumsallaşması gibi yeniliklerle, 'Tarihsel Dönem'e adım atılmıştır.


Gotina bi Kurdî


Türkçe Anlatım

Kaynakça


  • 1-Peter Bellwood, First Farmers: The Origins of Agricultural Societies, 2005.
  • 2-Richard L. Zettler & Lee Horne, Treasures from the Royal Tombs of Ur, 1998.
  • 3-Ralph S. Solecki, Shanidar: The Humanity of Neanderthal Man, 1971.
  • 4-Mehrdad, İzady. Kürtler Bir El Kitabı. İstanbul: Doz Yayınları, 2021.
  • 5-Aslanoğulları, M. (2017). Kürtlerin Kökeni. Bingöl Üniversitesi Yaşayan Diller Enstitüsü Dergisi, 2(3), 87-119.
  • 6-Nasidze et al. (2005). "MtDNA and Y-chromosome Variation in Kurdish Groups". Max Planck Institute for Evolutionary Anthropology.
  • 7-Solecki, R. S. (1975). Shanidar: The First Flower People. Knopf, New York.
  • 8-Trinkaus, E., & Villotte, S. (2017). “External auditory exostoses and hearing loss in the Shanidar 1 Neandertal.” PLOS ONE, 12(10), e0186684.
  • 9-Biglari, F., & Shidrang, S. (2006). “The Lower Paleolithic Occupation of Iran.” Near Eastern Archaeology, 69(3/4), 160-168.
  • 10-Smith, P. E. L. (1976). “Reflections on Four Seasons of Excavations at Ganj Dareh.” Proceedings of the Prehistoric Society, 42, 87-103.
  • 11-Braidwood, R. J. & Braidwood, L. S. (1960). Excavations in the Plain of Jarmo: An Early Village Site in Iraq. University of Chicago Press.
  • 12-Dyson, R. H. (1965). “Archaeology and the Domestication of Animals in the Old World.” American Anthropologist, 67(5), 1231-1251.
  • 13-Oates, J. (1969). Tepe Gawra: Early Mesopotamian Urbanism and Society. University of Pennsylvania Press.
  • 14-Helbaek, H. (1959). “Plant collecting, dry-farming and irrigation agriculture in prehistoric Deh Luran.” In Prehistoric Investigations in the Iranian Highlands, Chicago University Press.