Daha Fazla

Arapha (Karkuk) ve Arbela'nın (Hewlêr) İşgali


Arapha ve Arbela (Karkuk û Hewlêr)(Kerkük ve Erbil)


Kerkük, Irak’ın Kerkük ilinin merkezi olup, aynı zamanda Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nin anayasal ve hukuki başkentidir. Ülkenin başkenti Bağdat'a 236 km uzaklıkta, Erbil'e 83 km güneyde, Musul'a 149 km güneydoğuda, Süleymaniye'ye 97 km batıda ve Tikrit'e 116 km kuzeydoğuda konumlanmaktadır. Şu anda, şehirdeki nüfusun büyük kısmı Türkmenler, Araplar ve Kürtlerden oluşmaktadır.

Erbil (Kürtçe: Hewlêr), Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nin başkenti ve en büyük şehri olup, nüfusu yaklaşık 1,1 milyon civarındadır. Bu nüfus, Kürtler, Türkmenler, Araplar, Keldani ve Süryani Hristiyanlardan meydana gelmektedir.


MÖ:1809-1776 Kerkük ve Erbilin İşgali


Akadlar ve diğer Sami gruplar bölgeye gelmeden yüzlerce yıl önce, Arapha ve Arbela şehirleri Kürtlerin yurduydu ve Kürtler, burada güçleriyle kaleler ve surlar inşa etmişlerdi.

Kürtlerin doğası, tarih boyunca değişmemiştir. Hiçbir zaman dağlardan ve yüksek yerlerden uzak yaşamayı tercih etmemişlerdir; hatta ovalara inip şehirler kurduklarında bile yüksek yapılar, yani kale ve surlar inşa etmişlerdir. Zagroslar, Toroslar ve Mezopotamya'nın sınırlarına inşa edilen bu kaleler ve surlar, dağlarda yaşayan Kürtlerin artık ovalarla da ilişki kurarak yerleşmeye başladıklarını gösterir. Bu kale ve surların inşaatı ve mimari teknikleri zamanla Kürtler arasında bir kültür haline gelmiştir. Yerel ve bölgesel yönetimler de bu tür yapıları daha fazla ön planda tutmuşlardır çünkü bu yapılar, şehirlerin savunmalarını güçlendiriyor ve düşman saldırılarına karşı etkili bir engel oluşturuyordu. Kale ve surların Kürt kentlerinde varlığı, sadece bir kültürel özellik değil, aynı zamanda sembolik bir anlam taşımaktadır. Çünkü bu yapılar, Kürtlerin yüksek yerlere olan bağlılıklarını simgeliyor ve yüksek bir yerden bakıldığında ilk önce bu yapılar gözlemleniyordu. Kerkük (Arapha) ve Erbil (Arbela) kaleleri, bugün olduğu gibi, geçmişte de bölgedeki farklı Kürt aşiretlerini ve klanlarını barındırıyordu. Bu bölgelerdeki Kürtler, tarihte Huri ve Guti olarak tanınmışlardır.

O dönemde, tüm bölgeler için ulusal isimler kullanılmamıştır. Özellikle Asur Kralları'nın yazıtlarında Kürtlerin adı farklı biçimlerde geçmiştir; bazen doğrudan Kürtlerden bahsedilmiş, bazen belirli Kürt aşiret ve klanlarının isimleri kullanılmış, bazen de bir bölgenin adı verilerek o bölgedeki halk Kürtler olarak tanımlanmıştır.

Örneğin, Arbela (Erbil) ve Arapha (Kerkük) bölgelerinde yaşayan halk için bazen Guti ve Huri adları kullanılmış, bazen de 'Arbela ve Arapha'da yaşayan halk' şeklinde ifadeler kullanılmıştır. 1. Şemsi-Adad, şehirlerin ve tapınakların inşasından sonra, Kürtlerin yaşadığı bölgelere odaklanarak bu bölgelere yönelik savaş başlatmaya karar vermişti. O, bu tür bir düşünceye sahip olan ilk Asur Kralıydı ve diğer halkların topraklarına müdahale edip düzeni değiştirmeyi planlıyordu. Erbil ve Kerkük, o dönemde Asurlara en yakın Kürt şehirleriydi. Bu yakınlık nedeniyle Asur Kralı, ilk saldırılarını bu bölgelere gerçekleştirerek işgal ve yağma amacı gütmüştü.

Asurlar, bu bölgede yaklaşık 600 yıl boyunca Kürtlerin yönetimi altında zarar görmeden yaşamışlardır. Ancak, kendilerini güçlü hissettikleri bir dönemde iktidarı ele almak istemişlerdir. Kürt klanları arasındaki mesafeyi fırsat olarak görerek, Kürtlere karşı savaş başlatmışlar ve ilk hamleyi Kerkük üzerinde gerçekleştirmişlerdir. 1. Şemsi-Adad, ordusunu alıp Kerkük’e doğru ilerlerken, şöyle demiştir: 'Tanrı Enil’in emriyle yönümü Kerkük’e çevirip, onlara saldırdım.' Asur Kralı, Kerkük kalesine ilk saldırısını gerçekleştirmiş, güçlü silahlarla kaleyi kuşatmış ve uzun süren kanlı bir çatışmanın ardından şehri ele geçirmiştir. Böylece Kerkük site devleti yıkılmıştır.

Kerkük kalesinin işgali sonrasında, 1. Şemsi-Adad buraya bir yönetici atayarak, onun aracılığıyla bölgedeki halkın yaşamını denetlemeye başlamıştır. Kerkük, Huri topraklarının önemli bir parçasını oluşturuyordu ve Asurlular, burada ilk kez egemenlik kurmuşlardır. Kerkük’ün işgalinin ardından, 1. Şemsi-Adad ordusunun yönünü Qabra bölgesine çevirmiştir. Şemsi-Adad, burada Kürtler için 'Qabra' ismini kullanmıştır. Oysa, o dönemde bu bölgedeki Kürtlere 'Kardi' veya 'Karda' deniliyordu. Bu durum, farklı dil ve lehçelerin telaffuz farklarından kaynaklanmaktadır ve tarihsel olarak büyük bir önem taşımamıştır. Burada yapılan şey, 'Kardi' veya 'Karda' isminin telaffuzunun 'Qarda' şeklinde yazılmasıdır. 1. Şemsi-Adad, Qabra’yı işgal etmek için yönünü bu bölgeye çevirdiğinde, kendisinin de belirttiği gibi, önce ordusunu Küçük Zap Nehri’nden geçirmiştir. Ardından, Qabra Krallığı ile savaş başlamış ve kısa bir süre sonra Qabra Krallığı Asur egemenliği altına girmiştir.

Qabra Krallığı'nın işgalinin ardından, Asur ordusu Erbil Krallığı'na doğru ilerledi. Erbil Krallığı'na ait tüm şehirleri ve kaleleri tek tek ele geçirerek işgal etti. Asur Kralı, Erbil Krallığı'nın yıkılışı ve işgaliyle ilgili bir yazıtında şu şekilde demektedir: 'Erbil Krallığı'nın surlarla çevrili tüm şehirlerine sahip oldum.'

Başlangıçta 1. Şemsi-Adad, ordusunu Arapha (Kerkük) üzerine göndermiş, ardından kentin yönetimini ele geçirmiştir. Daha sonra Qabra Krallığı'na yönelmiş ve burayı işgal ettikten sonra geri çekilip Erbil Krallığı'na yönelmiştir. Erbil Krallığı'na ait tüm kaleleri düşürerek kontrol altına almıştır. Arapha Krallığı, günümüzdeki Kerkük'tür ve Qabra Krallığı, Erbil Krallığı'na oldukça yakındır. Bugünkü Mahmur, Qabra Krallığı'nın merkezi olan bölgededir. Qabra, geniş topraklara sahip büyük bir şehir devleti olarak biliniyordu.

Erbil Krallığı, günümüz Erbil (Hewlêr) şehri ile özdeşleşmiştir. Asur Kralı'nın 'el koydum' ifadesiyle bahsettiği Arbela'ya ait kaleler, Erbil Dağları'na giden yoldaki Pirdê, Şêrawe ve Girdlanke'den başlayıp, Zê'ya Gewre (Büyük Zap) ve oradan Topi Zawe (Topzava) ve Kevirgoşke'ye kadar uzanan coğrafyada yer almaktadır. Bu bölge, askeri stratejik açıdan önemli olan yapılar ve kalelerle doludur. Asur Kralı, Arbela kalelerinden bahsederken, Eski Kürtler tarafından inşa edilmiş olan tüm Kürt kalelerinden söz etmektedir. Şu anki Erbil (Hewlêr) Kalesi, söz edilen kaleler arasında en dikkat çekici ve görkemli olanıdır. 1

Kaynakça

  • 1.Mîrzadeyî, A., (2020), Eski Kürt tarihi, (1.Baskı), Sitav Yayınları, Ankara