İslamiyet’in doğmasından kısa bir süre sonra, İslam orduları İran’ın kontrolündeki topraklardan Irak üzerinden Harran’a kadar ilerlemeye başladı. 637 yılında, İslam orduları Dicle’nin kıyısındaki Qadisiye kentini Sasanilerden aldıktan sonra Cizre üzerinden Harran’a ulaştı ve oradan Diyarbakır’a kadar uzanan Medya topraklarının kapılarını İslamiyet’e açtı. Bu süreçte, Arap orduları İran’ın mağlubiyetinden sonra Dicle boyunca kuzeye ilerleyerek Harran’a kadar ulaştılar. Kürt şehirlerinin büyük çoğunluğu, ya savaş yoluyla ya da İslamiyet’i gönüllü kabul eden halkların rızasıyla Arapların eline geçti.
İslamiyet’ten önce Kürtler arasında yaygın olan inanç Zerdüştlüktü. Milattan önce 600’lü yıllarda Zerdüşt’ün öğretileri altında özgün bir kültür geliştiren Kürtler, bu kültürün etkilerini edebi eserlerinde de yansıttılar. Zerdüştlüğün kutsal kitabı olarak bilinen Avesta ya da Zend-Avesta, Zerdüşt peygamberin öğretilerini içerir. Bazı kaynaklara göre, bu kutsal kitap milattan önce 600’lü yıllarda, Hint-Avrupa dillerini konuşan Ari halklarının yaşadığı bölgelerde gelişmiştir. Ari halklar, Hindistan’dan Batı Avrupa’ya kadar uzanan bölgede yaşayan, dilsel ve kültürel benzerlikleri olan toplulukları ifade eder. Dört büyük kutsal kitap ile Avesta arasında önemli benzerlikler olduğu belirtilmektedir. Zerdüşt peygamber, insan odaklı bir felsefe sunmuş; iyiliği kötülüğe, aydınlığı karanlığa ve barışı şiddete karşı savunmuştur. Ayrıca, inananlarına yoksulluğu ortadan kaldırmak için mücadele etmeleri gerektiğini öğütlemiştir.
Zerdüşt’ün bu insancıl yaklaşımı Kürt kültürünün temellerini oluşturmuş, ancak Zerdüştlüğün zayıflamasıyla Kürtler önce Yezidiliği, daha sonra da İslamiyet’i benimsemişlerdir. Kürtler arasında İslamiyet’in kabulü, aynı zamanda Kürt edebiyatının sözlü gelenekten yazılı metinlere geçişini de başlatmıştır. İslamiyet öncesi döneme ait yazılı Kürtçe metinlere günümüzde ulaşmak mümkün değildir. Ancak, 1950 yılında İngiliz arkeologların İran’ın Hewreman kentindeki bir kazıda ortaya çıkardığı bir lahit, bu döneme ait yazılı bir eseri gün yüzüne çıkarmıştır. Bugün Londra’da korunan bu lahitte, Borazboz adında bir Kürt şairin “Bi Hevre” adlı şiiri bulunmaktadır. Hewremanlı olan Borazboz’un yaşamı hakkında fazla bilgi olmasa da, mezar taşına Kürtçe yazdırdığı bu şiir, eşine olan sevgisini ifade eden ilk Kürtçe yazılı metin olarak kabul edilmektedir. Borazboz, Kürt edebiyatının ilk yazılı örneğiyle tarihe geçen bir isimdir.