Halk anlatıları arasında mitler, efsaneler, destanlar, halk hikayeleri, atasözleri, deyimler, oyunlar, kısa hikayeler (çivanok), masallar (mamik) gibi birçok öğe yer alır. Bu unsurlar, Kürt halk edebiyatının derin ve köklü sözlü geleneğinin temel yapı taşlarını oluşturur. Hikaye türü, Zazakî’de 'kareke' olarak adlandırılır ve sözlü Kürt folklorunun en önemli ögelerinden biridir. Bu hikayeler hem eğitici hem düşündürücü bir işleve sahiptir ve aynı zamanda öğüt verici özellikler taşır. İçerdikleri kahramanlar genellikle zeki ve güçlü karakterlerdir. Bazen bu kahramanlar hayvanlar, özellikle kartallar olabilir. Kurgusal bir yapıya sahip olmalarına rağmen, bu hikayeler çoğunlukla Kürt toplumunun yaşam tarzını, geleneklerini ve değerlerini yansıtır. Özellikle uzun kış gecelerinde masalcılar tarafından anlatılan bu hikayeler, nesiller boyunca aktarılmış ve kültürel belleğin ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir.
1
2
Kürt sözlü edebiyatında hayal gücüne dayalı zengin ve büyüleyici motifler sıkça görülür. Bulutların üstünde yer alan saraylar, yerin altında bulunan yedi katmanlı şehirler, göğe uzanan dev kulübeler, sihirli direkler, ölümsüzlük veren havuzlar, güçlü kahramanlar, devasa kartallar ve mitolojik boyutlarda tasvir edilen koçlar gibi ögeler hikayelere mistik bir atmosfer kazandırır. Bunun yanı sıra, olağanüstü ve sıradışı olaylar da bu hikayelerin vazgeçilmez bir parçasıdır. Bu motifler, dinleyicilere hem fantastik bir dünya sunar hem de onların hayal gücünü besler. Halk hikayelerinde kullanılan dil, genellikle sade ve günlük konuşmaya yakındır. Anlatıcılar, hikayeyi etkileyici kılmak için mizah, ironi ve dramatik unsurları ustalıkla kullanır. Bu anlatılar, Kürt halkının inançlarını, yaşam biçimini ve değerlerini yansıtmanın yanı sıra toplumsal olayları, mücadeleleri ve dönemin koşullarını da kayıt altına alır. Kürt sözlü edebiyatının en önemli işlevlerinden biri, toplumsal hafızayı canlı tutmaktır. Bu anlatılar, hem bireysel hem de toplumsal kimliğin inşasında önemli bir role sahiptir. Edebiyatın bu zengin türü, Kürt toplumunun tarihini, kültürel kodlarını ve ortak değerlerini muhafaza ederek gelecek nesillere aktarır. Ayrıca, bu hikayeler Kürt dilinin sanatsal gücünü, zenginliğini ve esnekliğini gözler önüne serer.
Bir toplumun yerleşik düzene geçmesi, yazılı kültürün gelişimi için gerekli ortamı oluşturur. Göçebe yaşam tarzına sahip topluluklarda ise sözlü kültür baskındır. Kırsal bölgelerde ve örgün eğitimin yazının yaygınlaşmasını sağlayamadığı alanlarda, sözlü kültür egemenliğini sürdürür. Ancak kentleşme ile birlikte sözlü kültür, yerini yazılı kültüre bırakır. Kürtler, yaşadıkları coğrafyanın etkilerini taşıyan bir halk olarak, Kürt dilindeki siyasal kısıtlamalar nedeniyle yazılı kültüre Arapça, Farsça ve Türkçe üzerinden geçmek zorunda kalmışlardır. Dil ve kültür arasındaki en verimli bağlantı noktası ise sözlü kültür ürünlerinin doğduğu alanlardır. Bu ürünler genellikle 'halk edebiyatı' olarak adlandırılır ve çeşitli anlatı türlerini içerir. İnsanlık tarihindeki varlığımız on binlerce yıl öncesine dayanır. Buna karşılık bilinen ilk yazı örnekleri M.Ö. 3000 yılına kadar uzanır. İnsanlığın bilgi, deneyim ve tecrübelerinin binlerce yıl boyunca sözlü gelenek yoluyla kuşaktan kuşağa aktarıldığını söyleyebiliriz. Tarih boyunca konuşulan binlerce dilden yalnızca yüz kadarı yazıya geçirilebilmiş ve bu dillerden çok azı edebi eser üretebilmiştir. Walter Ong’a göre, günümüzde konuşulan yaklaşık üç bin dilden yalnızca 78 tanesi edebi eser verebilmiş ve yüzlerce dil, kendini ifade edebilecek bir alfabe ile tanışamamıştır. İnsanların günlük yaşamlarında sıradan ya da olağanüstü her olay, sözlü kültür ortamında şekillenmiştir.
3
Her kültür ve uygarlık, kendi bağlamında sözlü anlatıma dayalı birçok inanış, örf ve âdet geliştirmiştir. Bu anlatılar, insanlığın toplumsal hafızasının henüz oluşmadığı tarih öncesi dönemlere kadar uzanır. Sözlü edebiyat, yazının bulunmasından önce ortaya çıkan bir aktarım biçimidir. Hafızaya dayalı bir yöntem olduğu için türlerin içeriği, anlatıcıdan anlatıcıya değişebilir. Ancak yazıya geçirildiğinde, sözlü edebiyatın varlığı kayıt altına alınmış olur.
Sözlü Kürt edebiyatının özelliklerini şu şekilde sıralayabiliriz:
-Doğaçlama yapılır.
-Yazılı bir metne dayanmaz (sözlüdür).
-Yazarları belli değildir (anonimdir).
-Ağızdan ağıza aktarılır ve toplumsal hafızaya dayanır.
-Sürekli değişebilir, çeşitlenebilir ve akış halindedir.
-İki temel unsuru vardır: İcracı ve dinleyici.
-Dinleyici, anlatılan olay ve kahramanlarla özdeşleşir (mimesis).
-Anlatının başına geri dönmek mümkün değildir.
-Ses ve beden dili önemli bir rol oynar.
-Kişileri toplumla daha fazla bağdaştırır.
-Kalıplara ve tekrar-ritme dayanır.
-Somut olaylara bağlıdır ve gerçek olaylardan ilham alır.
-Derinlemesine çözümleme ya da irdeleme yapılmaz.
Kürt edebiyatının ağırlıklı olarak sözlü geleneğe dayanmasının temel nedenleri, sosyolojik ve tarihsel gerçekliklerle ilgilidir. Dağlık coğrafya, göçebe yaşam tarzı ve feodal ilişkiler, sözlü edebiyatın gelişimine olanak sağlamıştır. Bunun yanında, Kürt diline uygulanan kısıtlamalar ve Kürtçenin eğitim dili olarak kullanılmaması, yazılı edebiyatın gelişimini olumsuz etkilemiştir. Sözlü Kürt edebiyatı; hikâye, masal, atasözü, bilmece, anı, efsane ve destan gibi pek çok türü barındırır. Bu anlatıların temel kaynağı; aşk, kahramanlık, göç, günlük yaşam, aşiret ilişkileri ve Mezopotamya mitolojisinin zenginlikleridir. Kahramanları ise devlerle savaşan cesur gençler, âşıklar, güzel kızlar, av meraklısı mirler (beyler) ve dostluk ya da ihanet hikâyeleridir.