Daha Fazla

Kürt Mitolojileri


R


Ragha

Ragha, Ahura Mazda tarafından yaratılan on iki kentten biridir. Medler tarafından Doğu Medya olarak adlandırılan bu yer, 13. yüzyılda Moğollar tarafından işgal edilmiştir. İranlılar döneminde ise şehir, Rey adıyla bilinmeye başlanmıştır. Yunan kaynaklarında ise Rhaghes olarak geçmektedir.


Raman

Raman, Mazdaizmde bir tanrı olarak yer alırken, Zerdüştlük inancında bir melek olarak kabul edilir. Adı Avesta'da Rama ve Raman olarak geçer, ayrıca Yest metinlerinde Ram şeklinde de kullanılır. Barış, sevinç, mutluluk ve huzur anlamlarına gelir. Her ayinin yirmi birinci günü bu meleğin sorumluluğundadır. Avesta'da, otlak ve iyi gıdalar veren bir figür olarak tanımlanır. Sarı nergis çiçeği onun sembolüdür ve bu çiçeğin çeşitli türleri Kürt coğrafyasındaki bölgelerde yetişir. Türkçede bu çiçeğe şebboy da denir. Avesta'da 15. Yeşt, bu tanrının adını taşır; bu metinde hem Raman'dan hem de Vayû'tan bahsedilir.


Rama

Rama, Zerdüştlüğün kutsal kitabı Avesta'da adı geçen bir tanrı olup, sonrasında melek olarak anılmaya başlanır. Avesta'nın 15. Yeşt'inde bu tanrının ismi yer alır. Avesta'da hem Rama hem de Raman olarak geçmektedir.Bununla birlikte, aynı isim Hint mitolojisinde de bir tanrıya aittir. Hint mitolojisinde, Rama, Vişnu'nun yedinci avatarı olarak kabul edilir ve Ramayana Destanı'nın kahramanıdır. Bu mitolojide, Rama'nın tanrılığından çok, tanrı Vişnu'nun farklı avatarlarında üç kez Rama ismini kullanmasıyla tanınır. Zamanla, Vişnu ve Rama arasında bir bağ kurulmuş ve örneğin Ramanandacılıkta, Rama'nın kişiliği üzerinden Vişnu'ya tapılmıştır. Birçok kaynak, Rama'nın tanrılığından bahsetmez; onu, Vişnu'nun yedinci avatarı olarak tanımlar. Ancak, Vişnu'nun avatarlarında üç kez Rama ismini kullandığı görülmektedir. Mazdaizm ve Zerdüştlükte, Rama/Raman'ın nitelikleri ile Hint mitolojisindeki Rama'nın özellikleri arasında büyük bir fark vardır. Avesta'da Ram Yeşt bölümünde bu farktan söz edilse de, çoğu zaman Vişnu'nun adı da geçmektedir. Proto-Kürtlerin Indra-Mîtra-Varuna inançlarının Hindistan'a taşınması gibi, Rama'nın da benzer bir kültürel ve inançsal etkileşim veya göç yoluyla bu bölgeye taşınmış olması ihtimali olsa da, bu etkileşim veya geçişin somut bir kanıtı bulunmamaktadır


Repiswin

Repiswin, Mazdaizm inancında yaz mevsiminden sorumlu olan tanrıdır. Adı Avesta'da da yer almaktadır. Avesta'da, yaz mevsiminin başlangıcı ve sonu sırasında okunan Aferîncana duası, Repiswin için okunur.


Restahîz

Restahîz, Zerdüştlük inancında mahşer günü anlamına gelir. Avesta'nın eski metinlerinde 'restahîz' terimi yer almaz. Bunun, Sasaniler döneminde yeniden yorumlanarak Avesta'ya eklenmiş olduğu düşünülmektedir. Restahîz, Saosyant’ın ışığıyla yeniden dirilip canlanacağı gün olarak tanımlanır. Bu inanca göre, Zerdüşt, dünyanın üç bin yıllık son döneminde yaşamıştır ve Saosyant, onun ailesinin son üyesi olarak dünyanın son günlerinde ortaya çıkacak, maddi hayatı sona erdirecek ve kötülüklerin kökünü kazıyacaktır. Kötülükler ortadan kalkınca, insanın ve dünyanın varlığını sürdürmesi için bir gerekçe kalmayacak ve dünyanın hikâyesi son bulacaktır.

Mahşerde, bütün zamanların insanları, dünyadaki bedenleriyle Ahura Mazda'nın huzurunda, adalet evinde toplanacak, herkes iyilik ve kötülükleriyle birlikte topraktan kalkıp yeniden dirilecektir. Ancak Efrasiyab, devler ya da Ehrîman’ın yolunda gidenler dirilmeyecektir. İyi insanlar, fiziksel varlıklarıyla cennete giderken, kötü insanlar cehenneme gidecek, ardından bir kuyruklu yıldızın önderliğinde erimiş maden eriyiği dalgası yeryüzünü kaplayacak ve herkes bu dalganın üzerinden geçecektir. Günahkârların günahları bu eriyik tarafından temizlenecek, dünyadayken kötülüklerden sakınanlar ise sıcak süt üzerinde yürüyeceklerdir. Ahura Mazda, tüm yaratıkları kendisine doğru çağıracak ve her varlık, Saosyant’ın beyaz hûm ile hazırladığı kutsal içkiden bir yudum içerek ölümsüzlüğe ulaşacaktır. Son olarak, iyilik ve kötülüğün mücadelesinin nihai aşaması gerçekleşecek, iyilik galip gelecek ve cehennem tamamen yok olacaktır. Ehrîman ise dünyaya geldiği yerden kaçacak ve kaybolacaktır.


Reşê Belek

Reşê Belek, Rustem'in mitolojik atıdır ve Avesta'da Raxsna olarak geçer. Siyah ve beyaz benekleri nedeniyle Reşê Belek adıyla anılır. Rustem’in efsanelerinde, bu at, onun duygularını anlayan ve birlikte devlere, canavarlara karşı savaşan yarı mitolojik özelliklere sahip bir figür olarak anlatılır. Rustem’in çok büyük yapılı olduğu ve bu atı, sayısız sürü arasından seçtiği belirtilir. Firdevsi'nin Şahname adlı eserinde, bu at şaşırtıcı özellikleriyle tanımlanır. Firdevsi’ye göre, Reşê Belek dışında hiçbir at, Rustem’in iri ve ağır bedenini taşıyamazdı. Rustem atını seçerken, tüm atlar onun gücünün etkisiyle bellerini eğmek zorunda kalırken, Reşê Belek buna karşı koyar ve gücünü gösterir. Rustem’in geçtiği her handa, Reşê Belek de onunla birlikte savaşır. Birinci handa aslanlarla, üçüncü handa ise ejderhaların yaklaşacağına dair uyarı verir ve Rustem onu, bir insan gibi dinler ve konuşur. Firdevsi'nin Şahname'sinde bu atın adı Rahs olarak geçer. Kürtçedeki siyah anlamıyla değil, 'aydınlık saçan, parlak' anlamında kullanıldığı belirtilir. Bu nedenle Firdevsi, zaman zaman onu 'Rahşan (Parlak)' olarak tanımlar.

Firdevsi'nin eserinden bir alıntı:

'Şöyle dedi Rahs’a: Ey güzel arkadaş,
Gevşeklik yapma savaş anında,
Çünkü ben şahı senin üzerindeyken öldürürüm,
Kanla tası, mercan rengine boyarım.'
(Firdevsi)


Ruhham

Ruhham, Guderz'in oğludur ve Keyxusrev'den sonra yönetimi devralır. İki bölgenin yönetimi ona verilmiştir. Bijen ile birlikte Furâd'a karşı savaşır ve bu savaşta Furûd’u öldürürler. Ayrıca, Keyxusrev'in Efrasiyab’a karşı yaptığı büyük savaşa da katılır ve Turanlı Barman’ı da öldürür.


Rustemê Zal

Rustemê Zal, Med mitolojisinin kahramanlarından biridir ve hem Fars hem de Kürt mitolojilerinin ortak figürüdür. Keykubad, Keykavûs ve Keyxusrev dönemlerinde yaşadığı ve bu Med hükümdarlarının adlarının sıkça geçtiği efsanelerine bakıldığında, Medler döneminde yaşamış olduğu düşünülmektedir. İsmi, 'cesur' ve 'kahraman' anlamına gelen 'reuze' ve 'tehem' kelimelerinden türetilmiştir. Zal, Kabil Hükümdarı Mihrab'ın kızı Rûdabe'nin oğludur. Efsaneye göre, o kadar iri bir yapıya sahiptir ki, ancak annesinin karnı Simurg tarafından yarılarak dünyaya gelebilmiştir. Bir günlükken bir yaşında gibi görünür. Beslenmesi için bir sütanne tutulur ve o kadar çok yemek yer ki, bir kişiyle yetinmek yerine on kişinin yiyeceği kadar yer. Bu kadar güçlenip ağırlaştığı için bastığı taşları bile çökertmeye başlar. Üzerinde kaplan postundan yapılmış, ateşe dayanıklı ve su geçirmez bir elbise vardır. Elinde gürz, aslan derisinden yapılmış yay ve altında Reşê Belek isimli bir at bulunur. Rustem, çocukluğunda ilk yiğitliğini Sam’ın beyaz filini öldürüp Sehend Dağı Kalesi'ni alarak gösterir. O zaman ona güçlü ve iri gövdeli anlamına gelen 'Tehemten' adı verilir. 600 yıl yaşadığı söylenen Rustem'in efsaneleri, Medlerin ilk konfederasyon süreci olan Keyanîler Hanedanı ile başlar. Medlerin devlet kurma süreci ve daha sonra Ahamenişler'in yönetimine geçmesiyle de Rustem’in efsaneleri devam eder. Rustem’in adı, özellikle Medler dönemini kapsayan efsanelerde sıkça yer alırken, Ahamenişlerin ilk dönemlerinde de bulunur, fakat zamanla Rustem’in efsaneleri azalmıştır. Aslında, Rustem ismi, Gerşasp’ın lakaplarından biridir ve dolayısıyla Rustem’in, Gerşasp’ın ta kendisi olduğu söylenebilir.

Rustem’in Zabulistan’da yaşadığı veya çoğu efsanesinin burada geçtiği düşünülmektedir. Savaşlarda zor durumda kalan hükümdarların yardımına koşar. Neredeyse her Med hükümdarının bir kurtarma hikayesi vardır. Keykubad onu hükümdarlığa çağırır. Devlerin esir aldığı Keyxusrev’i kurtarmak için yedi büyük tehlikeyi (heft xan) aşar. Keykavûs’u Hemeveran kabilesinin elinden kurtarır. Oğlu Sorab ile savaşır ve onu öldürür. Siyaveş’i yetiştirir. Efrasiyab ve onun pehlivanlarıyla savaşır. Turan kralı Eşkebus’u ve denize atlayan Ekvan devini öldürür. Bijen’i Efrasiyab’ın kuyusundan kurtarır. İsfendiyar’la savaşıp onu kılıcıyla öldürür. Sonunda, Reşê Belek ile birlikte, kendisini öldürmek isteyen kardeşi Şêxad’ın kazdığı, mizrak ve sivri hançerlerle dolu kuyuya düşerek hayatını kaybeder. Ancak ölmeden önce kuyudan attığı bir okla kardeşini kuyunun başındaki ağaca çakarak öldürür. Rustem'in kahramanlık özellikleri, Aryen tanrılarından Indra'ya benzer şekilde öne çıkar. Bazı açılardan, bu antik çağ tanrısının yeryüzündeki temsilcisi olarak kabul edilmiştir. Hayatının çoğu, kötülüklerle ve kötülük temsilcisi güçlerle savaşarak geçmiştir. Yunan mitolojisindeki Herakles ve Yahudi mitolojisindeki Samson gibi, olağanüstü gücüyle tanınır. Maceraları genellikle Med-Turan savaşlarıyla ilgilidir.

Dünya mitolojilerinde, mucizevi bir şekilde doğan kahramanlarla benzer bir kaderi paylaşır. Rustem mitolojisi, dönemin kültürel ve siyasal yapısını da yansıtır. Örneğin, Turan'ın işgali ve saldırılarının Medler üzerinde yarattığı etkiyi, çoğunlukla Rustem’in efsanelerinden öğreniriz. Turan hükümdarlarının Ehrîman ve devleriyle özdeşleştirilmesi, mitolojinin belli bir kültür, inanç ya da siyasal yapıyı yansıttığını gösterir. Rustem, Sümer mitolojisinde Gilgamesh, Yunan mitolojisinde Herakles, Roma’da Aeneas, İskandinav mitolojisinde Sigurd, Hint mitolojisinde Rama ve Alman mitolojisinde Siegfried gibi, dünyanın farklı kültürlerinde benzer kahraman figürlerine sahiptir.


Rûçiyar

Rûçiyar, Kürtlerin Doğu Kürdistan merkezli inançlarından biri olan Yaresanîlikte, tanrı 'Ya'nın yarattığı yedi melekten biridir. Yaresanilikte tanrıya 'Xawenkar' ve 'Ya' ya da 'ilahi Cevher' denir. Bu yedi melekten biri kadın olarak tasvir edilir. Ancak tanrı 'Ya', her birini kendi bedeninin bir özelliğinden yaratır. Rûçiyar ve Aywat adlı melekler, tanrı 'Ya'nın gözünün nurundan yaratılmışlardır. Yani Rûçiyar, tanrı 'Ya'nın göz nurundan meydana gelmiştir. Kürtçenin Soranî lehçesinde 'Raciyar' kelimesi 'dost yüzlü' anlamına gelir.


Rûdabe

Rûdabe, Rustemê Zal'ın annesidir ve Kabil Sultanı Mihrab'ın kızıdır; annesinin adı ise Sinduht'tur. Rûdabe ile Rustem'in babası Zal arasındaki ilişki ve evlilik, Rustem'in dünyaya gelişiyle birlikte Şahname'de detaylı olarak anlatılmaktadır. Rustem'in efsanelerinde adı geçen dört önemli kadın vardır: Rûdabe, Sinduht, Tehmine ve Gordafarid. İki tanesi Zal ile Rûdabe'nin efsanesinde, diğer ikisi ise Rustem ile Sorab'ın efsanesinde yer alır. Bu kadınların belirli bir özgürlük alanına sahip oldukları; siyasal konularda ve savunma faaliyetlerinde söz hakkı buldukları, evlenecekleri zaman eş seçme hakkına sahip oldukları görülmektedir. Bu durum, o toplumdaki kadının yerini anlamamıza yardımcı olur. Rûdabe'nin, Zal'ı dünyaya getirmesi oldukça zor bir süreçtir ve Simurg'un sihirli tüyüyle sezaryen benzeri bir doğum gerçekleştirilir. Uzun bir ömür süren Rûdabe, oğlu Rustem'in ölümünden sonra büyük bir acı duyar ve aklını kaybeder.