Daha Fazla

Kürt Mitolojileri


X


Xaldî

Proto-Kürt Urartu’nun baş tanrısıdır. Günümüze kadar ulaşan çivi yazılı metinlerin çoğu, ona yapılan atıflarla başlar. Devlet öncesi Nairî Konfederasyonu’nun baş tanrısı olan Xaldî, Nafri ve Manaf kabilelerinin birleşmesinden sonra, MÖ 9. yüzyıldan itibaren tapılmaya başlanmış ve Urartu krallığındaki tüm prenslikler tarafından kabul edilerek ortak tanrı haline gelmiştir. Xaldî, tanrıça Bagbartu’nun oğludur. Onun adına birçok tapınak, kale, kanal ve yapı inşa edilmiştir. Özellikleri arasında 'Das' terimi de yer almakta olup, 'büyük' veya 'en büyük' anlamına gelir. Xaldî, aynı zamanda bir savaş tanrısıdır. Seferlere çıkan Urartu kralları, savaş tanrısı olan Xaldî tarafından kutsanırdı. Dönemin kabartmalarında, sakallı veya sakalsız olarak, aslanın üstünde ayakta, çoğunlukla askeri giysilerle betimlenmiştir. Ayrıca, Xaldî güneşle özdeşleştirilmiş ve bedeninden güneş ışınları çıkıyormuş gibi resmedilmiştir.

Urartu kralları, Xaldî adına pek çok tapınak (Gavustepe, Topraktepe, Altıntepe), kült merkezi (Meherkapı) ve sulama kanalları yaptırmışlardır. Tapınaklarda çok sayıda ok, yay, kalkan, sadak ve benzeri silahlar bulunmuştur. Ürünün bereketli olabilmesi için yılın belirli günlerinde Xaldî’ye kurbanlar sunulmuştur.


Xebat

Proto-Kürt kökenli Hurrîlerin tanrıçasıdır ve Hebat, Hepat, Xebat gibi isimlerle anılır. Baş tanrı Teşup'un eşidir (bkz. Hepat). Hurrî mitolojisinde yer alan birçok isim, Hititler tarafından da benimsenmiştir. Ancak Teşup ve Xebat, Hititler üzerinde büyük bir etki bırakmış olmalıdır, zira bazı Hitit kralları, bu isimleri sıfat olarak kullanmışlardır. Örneğin, III. Murşili 'Urhi Teşup' adını almıştır. Ayrıca II. Hattuşili'nin (MÖ 1228-1265) eşi olan, Hitit kraliçelerinin en güçlüsü olarak bilinen Puduhepa, adının sonunda 'hepa' ekini kullanarak tanrıça Hepat/Xebat'ın ismini almıştır. Xebat, Hurrîlerin hüküm sürdüğü tüm bölgelerde büyük bir saygı görürken, Hitit topraklarında özellikle Kizzuvatna (Toros dağları bölgesi) ve Hattuşaş (Boğazköy) gibi yerlerde de saygı görür, tapınaklarında heykelleri yapılırdı. Yazılıkaya'da bulunan bir heykelinde ise Xebat, bir aslanın üstüne basarak Teşup’a doğru dönük şekilde tasvir edilmiştir.


Xece ve Siyabend

Xece ve Siyabend Destanı, aşk ve yiğitlik üzerine bir hikâyedir. Destan, Siyabend'in trajik yaşamı ve küçük yaşta anne-babasını kaybetmesiyle başlar. Bu nedenle çocukluk döneminde amcası tarafından büyütülür. Kel olduğu için 'Gurî' (Kürtçede hem kel hem de uyuz anlamına gelir) lakabını alır ve bu sebeple çocukluğunda sürekli kavgalara karışır. Karıştığı kavgalardan dolayı köylüler, sürekli amcasına şikâyette bulunurlar. Nihayetinde, amcası onu evden kovar. Amcasının evinden kovulan Siyabend, köyün dışında kendine bir ev inşa eder ve köylülerden uzak durmaya çalışır. Destanda, Siyabend’in bazı özellikleri mitolojik bir anlatımla aktarılır. Örneğin, doğada yalnız başına yaşarken, gökyüzünden düşen bir yıldırımın oluşturduğu metal parçasını alıp, bir demircinin yanında kılıç ve kalkan yaptırması anlatılır. Bu olay, Kürt mitolojisindeki Teşup ve Xaldî gibi yıldırım figürlerini hatırlatır. Fakat köy gençleri, Siyabend’i rahatsız etmeye devam ederler ve karşılaşmaları genellikle kavgalara yol açar. Bir kavgada, gençlerden bazıları bıçak darbeleriyle yaralanır. Bunun üzerine, köy gençleri toplanıp Siyabend’i öldürmeye gelirler, ancak Siyabend onları öldürür ve Silvan bölgesini terk eder.

Silvan'dan ayrıldıktan sonra Hasan adında bir Kürt beyiyle tanışır. Siyabend’in, köydeyken besleyip büyüttüğü, onunla yalnızlığını paylaştığı ve sırdaşı olan Deybilqiran adında bir atı vardır. Bu atın destanda özel bir yeri ve anlatımı bulunur. Siyabend, Hasan beyin yanında kaldığı süre boyunca, Gulperf adında bir kıza aşık olur. Ancak Gulperf onu reddeder ve aşağılar. Siyabend, beyin bölgesindeki kervanlardan haraç alımından sorumludur. Bu iş, bölgeden geçişi ve hırsızlık gibi olaylardan korunmayı sağlar; haraç almak yiğitlik ve cesaret gerektirir. Siyabend, kısa süre içinde yiğitliğiyle tanınır ve haraç vermek istemeyen kervanlarla çatışarak bazı kervanların yüklerine el koyar. Hasan Bey, Siyabend’in yiğitliğini görünce onu kızıyla evlendirmek ister, ancak Gulperf'in kırdığı gönlü buna razı olmaz. Kazandığı altınları atının sırtına koyarak orayı terk eder. Yolda Qeregetran adında bir yiğitle karşılaşır. Qeregetran, Siyabend’in özgüveninden rahatsız olur ve boy ölçüşmek için kavgaya tutuşur. Siyabend, Qeregetran’ı yener ancak öldürmez. Kavganın ardından dost olurlar ve birbirlerini koruyup kollama sözü verirler. Bir süre sonra, Ereb Zincar adında bir cinin kızı, Siyabend uykudayken Qeregetran’a musallat olur ve onunla dövüşür. Qeregetran, kızın bir ejdere dönüştüğünü fark eder ve Siyabend’in uyanıp yardımına gelmesiyle, Siyabend ejdere dönüşen Ereb Zincar’ı yener. Ancak, kafasını kesmeye hazırlanırken Ereb Zincar, tekrar bir kadın silüetine bürünür ve kendini tanıtarak, Siyabend’i dost ve kardeş olarak kabul edeceğini söyler. Ereb Zincar, Qeregetran ve Siyabend birlikte yolculuklarına devam ederler.

Bir gün, yolculuk sırasında bir otağla karşılaşırlar. Otağa girdiklerinde, Siyabend Xece’yi görür ve ona aşık olur. Xece’nin anne ve babası yoktur, ancak yedi erkek kardeşi vardır. Siyabend, Xece’nin erkek kardeşlerine onunla evlenmek istediğini söyler. Erkek kardeşler kararı Xece’ye bırakır, Xece de kabul eder. Siyabend, düğün için hazırlık yapmak amacıyla Adilcevaz’a iner. Ancak Xece’yi kaçırabileceğinden şüphelenerek, Qeregetran’ı bağlar. Adilcevaz’a vardıktan sonra, Şikakilerin mîrinin oğlu Xece’yi zorla alıp kaçırmak ister. Yedi kardeşiyle birlikte Siyabend’i öldürür. Ereb Zincar, daha önce yaptığı yemine sadık kalmak için başka bir silüete bürünür ve orayı terk eder. Siyabend, geri döndüğünde, Xece’nin yedi kardeşinin öldüğünü ve Qeregetran’ın ölü bedenini görür. Derin bir üzüntüye kapılır ve kendini suçlar. Xece’yi bulmak için yola çıkar ve onu bir yaşlı kadının yardımını alarak kaçırır ve Sipan Dağı’na doğru götürür. Siyabend, Xece’yi güvenli bir yere bırakıp, Şikakilerin mîrinin oğlunun tüm adamlarını öldürür. Geri döndüğünde, Xece, yedi kardeşinin intikamının alınamaması nedeniyle üzgündür. Siyabend, mîrin otağına giderek, mîrin oğlunu öldürür.

Siyabend ve Xece, sonunda Sipan Dağı’na çıkarlar. Siyabend, Xece’nin dizlerine kafasını koyarak uyur. Xece, yaban sürüsünden gelen bir teke görür ve Siyabend’e benzetir, ona güler. Siyabend, onun kendisine güldüğünü sanarak sorar. Xece, durumu açıklar ve Siyabend, teke için dağa çıkar. Sürüyü kovalar ve teke ile karşılaştığında, teke Siyabend’i uçurumdan aşağıya düşürür. Siyabend, bir ağaca saplanmış halde ağır yaralanır. Xece, Siyabend’in geç kaldığını fark edip onu aramaya çıkar. Siyabend’in hala hayatta olduğunu bulur, ancak o can verince Xece, gözlerini bağlayıp, kendini uçurumdan aşağı bırakır.


Xizir

Ortadoğu’nun birçok halkında bulunan Xizir efsaneleri, farklı isimler ve karakterler üzerinden aktarılmaktadır. Kürt mitolojisinde Xizir, 'Resê Şevê' olarak bilinir. İslam kültürünün Kürdistan’a hakim olmasıyla birlikte Xizir, İslami motiflerle donatılmış ve İslami bir kimlik kazanmıştır. Kürt mitoloji ve efsanelerinde Xizir, genellikle nehir ve göl kenarlarında ya da sularda yaşar. Su ve toprağa hükmeder, doğa ile ilgili her şeyin egemeni olup, özellikle canlılar ve bitkiler hakkında derin bilgiye sahip olduğu ve büyülü güçleri olduğu anlatılır.

Xizir adının Arapçadaki kökeni 'El-Hadır'dır ve bu kelime yeşil, yeşil dal veya yeşilliği bol olan yerler anlamına gelir. Hadislerde bu ismin verilmesinin sebebi, 'Çünkü kuru bir yere oturduğunda, altında otlar yeşerir ve dağlanırdı.' şeklinde açıklanır. Bu rivayete göre, Xizir’in namaz kıldığı her yerde yeşilliklerin yeşermesiyle ilgili inançlar ortaya çıkmıştır. Xizir’in yeşille olan bağı, bazı kişilerin onu 'İslamlaştırılmış Eski Çağ bitki tanrısı' olarak görmesine yol açmıştır. Ayrıca, Xizir’in 'Tuba' olarak bilinen hayat ağacını diktiğine ve bu ağacın hayat suyu ile bağlantılı olduğuna inanılması, bu görüşü pekiştirir. Xizir’in hayat ağacı ve hayat suyu ile olan yakın ilişkisi, ona aşkın, neşenin ve bilginin kaynağı olarak bakılmasını sağlar. Kürt efsanelerine göre, Xizir’i görmek isteyen kişilerin çok büyük bir misafiri ağırlayacakmış gibi kırk gün boyunca hazırlık yapmaları gerekir. Evin içi ve çevresi sürekli temiz tutulmalı, her gün güzel yemekler hazırlanmalıdır. Bu ritüel eksiksiz yerine getirilirse, Xizir normaldeki görünümünden farklı bir şekilde bu kişilere görünecektir. Xizir’i tanıdıklarında, ondan dilek dilemek ya da dileklerini ev sahibine iletmek mümkündür.

Her halk, bu mitolojiyi kendi kültürel anlatılarıyla özdeşleştirerek aktarır. Örneğin, Yahudi kutsal kitabında Yeşua ile İlyas, Müslümanlarda ise Musa ile Xizir arasında bir bağlantı kurulmuş ve anlatılır. Yunan mitolojisinde ise, Xizir bazen Glaukos ile ilişkilendirilir. Doğubilimciler ise, onu daha çok Gilgamesh Destanı’ndaki Gilgameş’in atası Hasistra’nın Arapçalaşmış versiyonu olarak görürler. İslami inançlara göre, Xizir bir ermiştir ve Tanrı tarafından Müslümanlığı korumakla görevlendirilmiştir. Kudüs’te yaşadığına inanılır, ancak istediği zaman her yerde görünebilir. Bazı anlatılara göre ise Xizir ile İlyas kardeştir; biri karada diğeri ise denizdedir.


Xordad

Ahura Mazda'nın yarattığı altı yardımcı imeşaspend (kutsal varlık) arasında yer alan Xordad, hem dünya hem de ahiret ile ilgili sorumluluklara sahiptir. Dünyadaki görevi suları koruyarak temiz tutulmalarını sağlamak, cennette ise iyilere ve iyilikleriyle insanların kalplerini kazananlara sağlık ve mutluluk vermektir. Avesta’da adı 'Haurvatat' olarak geçer ve bu, olgunluk ve erişkinlik anlamlarına gelir. Xordad genellikle Mordad isimli başka bir imeşaspend ile birlikte anılır. Avesta’da Xordad ve Mordad sıkça beraber bahsedilir. Mordad, bitkilerden sorumludur. Zerdüştlükte bu iki varlık, insanın ulaşması gereken seviyeler olarak kabul edilir. Bir insan, Xordad’ın olgunluk seviyesine ve Mordad’ın bilgi seviyesine ulaşabilmek için, kutsal ölümsüzlük olan îmeşaspendeye özgü niteliklere sahip olmalıdır: barış ve uyumluluk, doğruluk ve dürüstlük, alçakgönüllülük ve insan sevgisi. Bu özelliklerle donanmış olmak, göksel bir yönetim kurarak insanlığın huzur ve rahatını sağlamak gereklidir.

Yestlerden biri, Xordad’ın övülmesine adanmıştır. Her ayın altıncı günü, Xordad’ın günü olan Xordad-roj kutlanır. Zerdüşt’ün doğduğu gün de Xordad günü olarak kabul edilir ve rivayetlere göre kıyamet de bu gün kopacaktır. Mordad ise dünyayı korumakla, ağaçları ve bitkileri yaratmak ve onlara bakmakla, bitkisel kökenli gıda kaynaklarını sürekli sağlamakla görevlidir. Ayrıca açlık ve hastalıkları ortadan kaldırmak da onun sorumluluğundadır.


Xovî

Pirelk olarak adlandırılan dişi devlerdendir. Kötü arzuları simgeler. Gece vakti insanların yollarını engelleyerek onları yakalayıp yer. Ayrıca, insanların kötü arzularını tetikleyerek onların iyi düşüncelerinden, doğru sözlerinden ve iyi amellerinden sapmalarına sebep olduğuna inanılır.


Xuda

Proto Kürtlerden olan Kassitler'in gök tanrısıdır. Bu tanrının ismi, diğer proto Kürt topluluklarında da Huta, Hutaf ve Huda gibi biçimlerle yer almaktadır. Bu durum, tanrının sadece Kassitlerle sınırlı kalmayıp, diğer proto Kürt yapılarına da kabul edildiğini gösterir. Tek tanrılı dinlerde tanrı kavramı genellikle göklerle ilişkilendirildiğinden, Kürtler farklı dinlerin tanrı isimlerini bu gök tanrısıyla özdeşleştirmişlerdir. Kürtler, İslamiyet'e geçiş yaptıktan sonra da 'Allah' kavramı yerine bu eski gök tanrısı olan Xuda ismini kullanmışlardır. Günümüzde Kürtçenin bazı lehçelerinde Xuda, bazılarında ise Xweda olarak kullanılmaktadır.


Xûrşîtmah

Zerdüşt’ün ikinci avatarıdır. Avesta'da ismi 'Uxsyet Nemah' kelimelerinden türetilmiştir ve Zerdüşt’ün üç avatarından biridir. Onun döneminde bolluk ve bereketin artacağı, yaşlılık süresinin kısalacağı ve insanların ömrünün uzayacağı belirtilmektedir. Aynı zamanda onun zamanında kötülerin zulmünün artacağı, Dehaq’ın güçlerinin harekete geçeceği, ancak iyilerin buna karşı savaşarak onları yenileceği rivayet edilmektedir. Zerdüşt’ün ilk avatarı Xûşîder, ikinci avatarı Xûrşîtmah veya Xûşidermah, üçüncüsü ise Soşyant’tır.


Xûşîder

Zerdüşt’ün ilk avatarıdır. Mitolojiye göre Zerdüşt, bin yılın son yüz yılından otuz yıl önce Xûşîder olarak ortaya çıkacaktır. Bu ortaya çıkışın, genç bir kızın evlenmeden önce suya girip yıkandıktan sonra hamile kalacağı ve Bakire Meryem gibi Xûşîder’i dünyaya getireceği şeklinde olacağı anlatılmaktadır. Xûşîder otuz yaşına geldiğinde, güneş on gün on gece boyunca ilk bulunduğu gökyüzünün en yüksek noktasında hareketsiz kalacak ve insanlar Zerdüşt’ün bin yılının sona erdiğini anlayacaklardır. Bin yılın bitiminde Xûşîder peygamber olarak seçilip gönderilecektir.

Xûşîder ismi, Avesta’da 'kutsal kuralların koruyucusu' anlamına gelen 'Ohşiyet Îret' kelimelerinden türetilmiştir. Ferverdin Yest’te Zerdüşt inancına göre, Xûşîder ve iki kardeşinin kıyamete yakın bir zamanda ortaya çıkacağı; adaletsizlik, bozgunculuk ve fitneyi yer yüzünden kaldırarak yerine adalet, huzur, mutluluk ve iyilikleri yayacaklarına inanılır. Bu kardeşlerin isimleri Xasider, Xfrsitmah ve Soşyant’tır.