Daha Fazla

Kürt Mitolojileri


V


Van

MÖ 16. yüzyılda Hurriler tarafından kurulduğu belirtilen ve 9. yüzyılda Hurrîlerin mirası olarak Urartuların başkenti Tuşba olarak bilinen Van, Ermeni halk kaynaklarında mitolojik bir anlatımla, bir kişi isminden türediği söylenir. Van isminin, Urartu konfederasyonuna bağlı Bîabî/Bîanîlî isminin dönüşümüyle oluştuğu ve bu dönüşümün b/w fonemleriyle gerçekleşip Bîani>Wanî şeklinde olduğu öne sürülse de, Ermeni tarih ve mitolojisinde Van'ın, Dikran soyundan gelen bir kişinin ismiyle ilişkilendirildiği ifade edilir.

Ermeni kaynaklarına göre bu süreç, Urartu'nun yıkılmasından sonrasına denk gelmektedir. Dikran'ın krallığının ardından, Vahakn, oğlu Aravan, Nerseh, Zareh ve Armok gibi Ermeni hükümdarları Van'ı yönetmiş, Armok'un ölümünden sonra Paykam 14 yıl boyunca Van'a hükmetmiştir. Ardından oğlu Van, kentte hüküm sürmeye başlamıştır. Van isimli kralın burada 20 yıl boyunca hükümdarlık yaptığı, Semiramis'in adını taşıyan Şamiramagerd adlı kenti yeniden inşa ettiği ve buraya kendi ismini verdiği anlatılmaktadır. Kentin adı, Van isimli kraldan gelir, çünkü o kenti yeniden inşa ettirip ismini buraya vermiştir. Van'ın ölümünün ardından, oğlu Vahe'nin de burada hükümdar olduğu ve bu dönemin Makedonyalı İskender'in seferiyle çakıştığı belirtilir.


Ver (vara)

Kürt mitolojisinde tufan efsanesinde Ahura Mazda, Cemşîd'den tüm canlıların dişi ve eril tohumlarını burada saklamasını istemiştir. Bu yer, Kürt mitolojisindeki tufanın bir yağmur değil, kar tufanı olduğu inancına dayanır ve Cemşîd'in yaptığı Ver, bir gemi değil, yeraltı bir sığınak olarak betimlenir.'Ver' kelimesi Avesta'da bahçe anlamına gelir. Ahura Mazda, Cemşîd'ten bu bahçede bitki tohumlarından hayvan türlerine kadar her canlı türünden birer örnek saklamasını ve kar tufanı sona erdikten sonra dünyada yeniden başlayacak yaşamı buradan başlatmasını ister.


Verethragha

Zerdüştlükte, keçi sürüsüne katılıp dolaşan bir melek olarak tasvir edilen Verethragna, aynı zamanda bir zoomorfik inançtır ve totem kültürünün Zerdüştlükteki varlığını sürdürdüğünü gösterir. Hindistan'da ineğin kutsal kabul edilmesi gibi, Medler de süt veren keçiyi bir melek olarak kabul etmiş ve Zerdüştlere ona saygı göstermelerini sağlamıştır. Eski çağlarda, insan-hayvan dostluğu inanç yapısının şekillenmesinde etkili olurken, günümüzde ise insanların etinden, sütünden ve yününden en çok yararlandığı bu hayvanların hakaret ve aşağılama (inek, keçi gibi hayvanlarla yapılan benzetmelerle) konusu edilmesi, bu kültürün nasıl tersine döndüğünü gösterir.