Büveyh hanedanının kontrolü altındaki üç emirliğin haritası, yaklaşık 970
Büveyhoğulları (Büveyhîler), İslam dünyasında önemli bir Şii hanedan olarak öne çıkmış ve 10. yüzyılın başlarında İran ve Irak’ta etkili bir güç olmuştur. Adlarını kurucuları olan Büveyh adındaki bir kişiden almışlardır ve Fars kökenli oldukları bilinmektedir. Aile üyeleri genellikle yerel emirlikler ve valilikler yoluyla, Abbasi Halifeliği'nin başkenti olan Bağdat'ı da içeren geniş bir bölgeyi kontrol altına almışlardır. Büveyhoğulları, Abbasi Halifeleri üzerindeki siyasi güçlerini kullanarak, İslam dünyasının önemli merkezlerinde hakimiyet kurmuşlardır.
Büveyhoğulları, 945 yılında Bağdat'ı ele geçirerek Abbasi Halifeliği üzerinde siyasi kontrol kurmuş ve 11. yüzyılın ortalarına kadar İran, Irak ve çevresinde geniş bir alanı yönetmiştir. Bu dönemde Kürtler, daha çok Kürdistan bölgesinde (günümüzün Batı İran, Kuzey Irak ve Doğu Anadolu bölgelerinde) aşiret yapıları içinde bağımsızlıklarını sürdürmeye çalışmışlardır. Büveyhoğulları'nın Kürdistan toprakları üzerindeki hakimiyeti ve Kürtlerin bu duruma tepkileri, çeşitli kaynaklarda farklı boyutlarıyla ele alınmıştır.
Büveyhoğulları’nın Batı İran ve Kuzey Irak’taki genişleme politikaları, Kürdistan bölgesindeki stratejik yerleri kontrol altına alma çabalarıyla şekillenmiştir. Fars kökenli bir Şii hanedan olan Büveyhoğulları, Abbasi Halifeliği'ni siyasi olarak kontrol ederken Kürdistan’daki yerel otoriteleri ve Kürt aşiretlerini denetim altına almak için hem askeri harekatlar hem de diplomatik yollar kullanmıştır 1
İbn Miskeveyh, Büveyhoğulları'nın Kürdistan'daki askeri faaliyetlerinden bahsederken, Kürtlerin sık sık Büveyhoğulları’na karşı ayaklandığını belirtir. Bu isyanlar genellikle bölgedeki yerel aşiretlerin bağımsızlıklarını koruma girişimlerinin bir sonucu olarak görülür. Büveyhoğulları, bu ayaklanmaları bastırmak için askeri seferler düzenlemiş, fakat Kürtlerin dağlık bölgelerdeki üstünlükleri nedeniyle tam bir kontrol sağlamakta zorlanmışlardır.
2
İbn Miskeveyh’e göre, Kürtlerin bazıları, Büveyhoğulları'nın yönetimi altında otonom kalabilmek için onlarla geçici ittifaklar kurmuş, fakat fırsat bulduklarında bağımsızlıklarını ilan etmek için isyan etmişlerdir.
İbnü’l-Esir’in eserinde, Büveyhoğulları'nın Kürt aşiretlerine karşı uyguladığı baskıcı politikalar ve Kürtlerin bu baskılara karşı gösterdiği direnç anlatılmaktadır. İbnü’l-Esir, özellikle Büveyhoğulları döneminde Kürtlerin İran'ın batısındaki dağlık bölgelerde yoğunlaştığını ve yerel otoritelerin bu bölgelere nüfuz etmekte zorlandığını belirtir. Büveyhoğulları, bu zorlu coğrafi şartlar nedeniyle Kürdistan’daki kontrolü sağlamak için sürekli askeri harekatlar düzenlemiştir. İbnü’l-Esir’e göre, Kürtler, Büveyhoğulları'nın bu askeri baskısına rağmen bölgesel güçlerini korumuşlar ve yerel düzeyde bağımsız bir siyasi varlık sürdürebilmişlerdir. Özellikle Hemedan ve Musul gibi şehirlerin çevresinde Kürtlerin etkisi artmıştır. 2
Bartold, Büveyhoğulları'nın Kürt bölgeleri üzerindeki kontrolünün daha çok stratejik askeri noktalar ve vergi toplama gibi ekonomik boyutlar üzerinden geliştiğini belirtir. Büveyhoğulları, Kürtlerin yaşadığı bölgeleri tamamen fethedememiş, ancak bazı Kürt liderleriyle anlaşmalar yaparak vergi toplama ve sınırlı bir idari kontrol sağlama girişimlerinde bulunmuştur. Bu bağlamda Bartold, Kürtlerin Büveyhoğulları’na karşı tam anlamıyla bir direniş gösterdiğini, ancak zaman zaman iş birliği yaptıklarını ifade eder. 3
Bosworth, Büveyhoğulları'nın Kürdistan topraklarındaki hakimiyetini daha çok askeri güce dayandırdığını vurgular. Kürtler, bölgedeki stratejik dağlık bölgelerdeki konumları sayesinde, Büveyhoğulları'na karşı direniş göstermişlerdir. Özellikle bölgedeki dağ geçitleri ve vadiler, Kürtlerin savunma yapmasını kolaylaştırmış ve Büveyhoğulları'nın tam anlamıyla kontrol sağlamasını zorlaştırmıştır.
Bosworth, Büveyhoğulları'nın bu bölgelerdeki Kürt aşiretlerini dizginlemek için zaman zaman sert askeri önlemler aldığını, ancak bu çabaların sürekli ayaklanmalarla karşılandığını belirtir. Kürtler, genellikle bağımsızlıklarını sürdürmeye çalışmış, ancak Büveyhoğulları'nın zaman zaman yerel liderlerle yaptığı anlaşmalarla denge sağlanmıştır.
4
David McDowall’ın eseri, Kürtlerin tarihsel süreç içerisindeki siyasi duruşlarını geniş bir perspektiften ele alır. McDowall, Büveyhoğulları döneminde Kürtlerin, merkezi otoriteye karşı direnç gösteren bir halk olarak varlıklarını sürdürdüğünü vurgular. Kürtlerin Büveyhoğulları’na karşı tutumu, genellikle dağlık bölgelerde yaşadıkları için merkezi otoritenin ulaşmasının zor olduğu bir savunma stratejisiyle şekillenmiştir.
McDowall’a göre Kürtler, Büveyhoğulları yönetiminde yerel otonomilerini koruma çabası göstermiş, ancak merkezi otoritenin askeri baskısı nedeniyle zaman zaman iş birliği yapmak zorunda kalmışlardır. Özellikle Kuzey Irak’taki Kürt aşiretleri, Büveyhoğulları'na karşı en fazla direniş gösteren gruplardan biri olarak öne çıkmıştır.
1
Büveyhoğulları'nın zayıflaması, 11. yüzyılda Selçukluların yükselişiyle başlamıştır. Selçuklular, İran ve Irak’taki Büveyhoğulları kontrolünü sona erdirmiş ve 1055 yılında Bağdat’a girerek Büveyhoğulları'nın yönetimine son vermişlerdir. Selçuklular, Büveyhoğulları'nın Abbasi Halifeliği üzerindeki kontrolünü kaldırarak, yeniden halifeliğin Sünni bir eksen üzerinde güç kazanmasını sağlamışlardır.
Büveyhoğulları’nın Kürtlerle ilişkileri, bölgedeki diğer Kürt beylikleri ve hanedanlarla benzerlik göstermektedir. Çoğunlukla yerel düzeyde bir arada yaşamışlar, zaman zaman ittifaklar kurmuş ve diğer zamanlarda çatışmalara girmişlerdir. Ancak Kürtler, Büveyhoğulları'nın sonrasında da bölgedeki siyasi varlıklarını korumuşlardır. Büveyhoğulları dönemi, özellikle Şii kültürünün ve Şii kimliğinin İslam dünyasında yayılmasına katkıda bulunmuştur. Hem siyasi hem de dini etkileri, sonraki dönemlerdeki Şii hanedanlar için bir miras olarak kalmıştır.