Zend Devleti


Zend Devleti, 18. yüzyılın ortalarından itibaren İran’ın güneyinde Kerim Han Zend tarafından kurulan ve 1751’de kurumsal bir yapı kazanan bir hükümdarlıktır. Nadir Şah’ın 1747’deki suikastından sonra yaşanan iç savaşlar ve siyasi karışıklıklar sonucunda, Kerim Han, Zend aşiretinin lideri olarak İsfahan başta olmak üzere çeşitli bölgelerde güçlü bir otorite kurmayı başarmıştır. Yönetiminde adalet, refah ve istikrarı ön planda tutarak sosyal ve ekonomik reformlar gerçekleştiren Kerim Han, yerel yöneticilere karşı sert bir tutum sergileyerek merkezi otoriteyi güçlendirmiştir. Ancak, iç çatışmalar ve rakip güçlerin varlığı, devletin zayıflamasına yol açmış, Kerim Han’ın ölümünden sonra 1779’da ortaya çıkan iktidar boşluğu ile Zend Devleti, Ağa Muhammed Han Kacar tarafından 1794’te ortadan kaldırılmıştır. Kerim Han’ın döneminde sanat ve kültürde önemli gelişmeler yaşanmış, birçok tarihi eser inşa edilmiştir; ancak iç karışıklıklar ve siyasi istikrarsızlık, bu önemli devletin uzun ömürlü olmasına engel olmuştur.


Tarihi

Nadir Şah’ın öldürülmesinden sonra Kacar hükümetinin kuruluşuna kadar geçen yaklaşık elli yıl, İran tarihinde kaos, anarşi ve istikrarsızlığın hakim olduğu bir dönemdir. Bu dönemde, sahnede önemli bir figür olarak Kerim Han Zend belirmiştir. Kerim Han’dan önce, Horasan bölgesinde düzeni sağlamak için çaba gösteren Ahmed Han ve Türkmen Kacar aşiretinin lideri olarak Mazenderan’a hâkim olan Muhammed Hüseyin Han dikkat çekmiştir. Kacar aşireti, Nadir Şah’ın Muhammed Hüseyin Han’ın babası Fetih Ali Han’ı öldürmek istemesi üzerine intikam peşine düşmüştür. Ahmed Han’ın Afganlılardan oluşan bir orduyla Mazenderan’a saldırısı başarısızlıkla sonuçlanmış ve bu durum Kacarların nüfuzunu artırmıştır. Aynı dönemde, Azerbaycan’da Esed Han ve Gilan’da bağımsızlık ilan eden Hidayet Han gibi yerel liderler güçlerini pekiştirmeye çalışıyordu. Bu kargaşa ortamında, Bahtiyari Kürt aşiretinin lideri Ali Merdan Han, İsfahan’ı ele geçirerek halkın sevgisini kazanmak istemiş fakat başarılı olamamıştır. Kerim Han ile Ali Merdan Han arasında bir ittifaktan bahsedilse de, Kerim Han’ın Ali Merdan Han’ın ölümünden sonra onun yerine geçmeyi hedeflediği söylenmektedir. Ali Merdan Han, iktidarını güçlendirmek için halka baskı ve zulüm yaparken, Kerim Han bu despotluğa karşı çıkarak Celfa bölgesinde halkın desteğini kazanmıştır. Ali Merdan Han, Kerim Han’a karşı kıskançlık ve kin beslemeye başlamış ve dostlukları sona ermiştir. Sonunda, taraflar arasında sert çatışmalar yaşanmış ve 1753 yılında Ali Merdan Han öldürülmüştür. Bu olay, Kerim Han’ın güçlü bir rakibinden kurtulmasını sağlamıştır. Kerim Han, ordusunun büyük bölümünü Zend ve Lek aşiretlerinden oluşturmuş, adaletli yönetimi sayesinde halkın sevgisini kazanmıştır. İran halkı, Kerim Han’a destek vermiş ve bu destek, rakip aşiretlerin de ona sempati duymasına neden olmuştur.


Kerim Han Dönemi

Merdan Han’ın ölümünden sonra, Kerim Han, Fars bölgesinde doğan siyasi kargaşadan yararlanarak Esed Han Afgani ve Muhammed Hüseyin Han Kacar’a karşı harekete geçme kararı aldı. Hızla Esed Han’ın üzerine yürüyen Kerim Han, Kazvin civarındaki çetin çatışmalarda ağır bir yenilgiye uğradı ve bunun sonucunda İsfahan ile Şiraz’ı terk etmek zorunda kaldı. Bu başarısızlık, onu Fars’ın dağlık bölgelerine çekilmeye zorladı. Bu zor dönemde, Kermesir vadisini gören bir tepenin eteğindeki Hiştin köyünün lideri Rüstem Sultan, Kerim Han’a önemli bir destek sağladı. Rüstem Sultan, Esed Han’a sürpriz bir saldırı düzenleyerek Kerim Han’ın daha önce aldığı yenilginin intikamını almasına yardımcı oldu. Bu zafer, Kerim Han’ın rakiplerini eşi benzeri görülmemiş bir yenilgiye uğratmasını sağladı. Sonuç olarak, düşman birliklerinin kalıntıları Şiraz’a kadar sürüldü ve Esed Han, Muhammed Hüseyin Han’a karşı da yenilgiye uğrayarak Bağdat’a sığınmak zorunda kaldı. Kerim Han, bu savaşlardan faydalanarak Fars’taki kontrolünü genişletti. Ancak kısa bir süre sonra, Muhammed Hüseyin Han’ın Esed Han’ı mağlup edip Azerbaycan’ı ele geçirmesi, Kerim Han’ın dengesini bozdu. Muhammed Hüseyin Han, büyük bir orduyla İsfahan’a yönelince, Kerim Han İsfahan’ı terk etmek zorunda kaldı. 1757 yılında, Muhammed Hüseyin Han büyük bir orduyla Şiraz’ı kuşattı. Ancak Zend aşiretinin önde gelenlerinden Şeyh Ali Han, beklenmedik bir saldırıyla Muhammed Hüseyin Han’ın ordusunda kargaşa yarattı. Bunun üzerine kuşatma sona erdi ve Muhammed Hüseyin Han İsfahan’a döndü. Kerim Han ise Fars’ta istikrarı sağlayıp İsfahan’a ilerledi ve burada halk tarafından büyük bir coşkuyla karşılandı. Kerim Han, halkın güvenini kazanarak yönetimini pekiştirmek için adalet temelli bir yönetim kurmaya çalıştı ve güçlü bir ordu oluşturdu. Ancak Kacar aşireti lideri Muhammed Hüseyin Han ile süregelen rekabet, stratejik hamlelerini zorlaştırdı. Kacarlar arasındaki iç çekişmeler, Kerim Han’ın eline fırsatlar sundu ve bu avantajı kullanarak düşmanlarını mağlup etti. Buna rağmen, Fetih Ali Han liderliğindeki Afşarlar Azerbaycan’ı kontrol altına alarak Kerim Han’a meydan okudu. Kerim Han, bu savaşta yenilgiye uğrayarak Urumiye kalesine çekilmek zorunda kaldı. Sonuç olarak, Kerim Han güçlü bir lider olarak tanınmasına rağmen, sürekli iç çekişmeler ve siyasi krizler onun yönetimine tehdit oluşturmaya devam etti. Zeki Han gibi güçlü komutanların otoritesine meydan okumasına rağmen, Kerim Han askeri yetenekleri ve diplomatik başarılarıyla yönetiminde dengeyi kurmayı başardı. Genç Şah İsmail adına “Şah’ın Vekili” unvanını alan Kerim Han, halkın güvenini kazanmak ve ülke içinde barışı sağlamak için dikkatleri dış düşmanlara yöneltmeye çalıştı. Osmanlı İmparatorluğu’na bağlı Bağdat Valisi Ömer Paşa’ya karşı diplomatik adımlar atarak İran’ın çıkarlarını savundu. Kerim Han’ın dönemi, iç ve dış savaşların yanı sıra siyasi rekabetlerin yoğun olduğu bir süreç olmasına rağmen, o, güçlü bir lider olarak kendi hakimiyetini tesis etmeyi başarmıştır.


Kerim Han'ın Vefatından Sonraki Durum

Kerim Han’ın ölümü, Zend Devleti’nin çalkantılı bir döneme girmesine zemin hazırlamıştır. Kerim Han’ın beş oğlundan biri, kendisinden önce hayatını kaybetmişti; geri kalanlar ise babalarının vefatının ardından zor bir sürece sürüklendi. Zeki Han, Kerim Han’ın ölümünden hemen sonra iktidarı ele geçirerek merkezi yönetimi güçlendirmeye çalıştı. Ancak bu girişim, Zend aşiretinin ileri gelenleri arasında huzursuzluğa neden oldu ve Zeki Han’a karşı bir komplo hazırlanmaya başlandı. Şiraz’daki iç kaleyi ele geçirme çabaları devam ederken, Zeki Han rakiplerini etkisiz hale getirmek için çeşitli stratejiler geliştirdi. Emir Ebu’l-Fetih ve kardeşi Muhammed Ali Han’ı veliaht ilan etmesine rağmen, yönetimde asıl söz sahibi kendisi oldu. Tecrübesiz olan bu genç liderler sadece sembolik figürlerdi. Bu sırada, Zeki Han’a muhalefet eden Sadık Han, büyük bir ordu kurarak Şiraz’ı kuşatma planı yaptı ve Zeki Han ile müttefik olma fikrinden vazgeçti.

Zeki Han, Sadık Han’ın düşmanlarını kışkırtarak Şiraz savunmasını zayıflattı ve Sadık Han’ın oğullarını yakalayarak kontrolü ele geçirmeye çalıştı. Sadık Han, bu hamleye karşılık Kirman’a çekilmek zorunda kaldı. Onu takip etmek isteyen Zeki Han ise zor durumda kalınca geri dönmek zorunda kaldı. Kerim Han’ın ölümünden sonra Ağa Muhammed Han, Şiraz kalesinden kaçarak 1747 yılında özgürlüğüne kavuştu. Zeki Han’ın yönetimi, Kerim Han’ın ölümünün ardından sorgulanmaya başlandı ve onun sert yönetiminden rahatsız olan birçok kişi Ağa Muhammed Han’ın çevresinde toplanmaya başladı. Zeki Han, Ağa Muhammed Han’ın yükselişini fark ettiğinde, güçlü bir ordu kurmaya çalıştı. Ancak Ağa Muhammed Han’ın azmi ve cesareti, Zeki Han’a karşı olan direnişi güçlendirdi. 1779’da Zeki Han öldürüldü ve Kerim Han’ın oğlu Ebu’l-Fetih Han, 1780’de İran tahtına çıktı. Bu gelişmeler, Zend Devleti’nin çöküşüne ve İran’daki güç dengesinin değişmesine yol açan önemli bir dönüm noktası oldu. Ebu’l-Fetih Han, cesur, adil ve ölçülü bir lider olarak tanımlansa da, devletin yönetiminde yeterli güce ve yeteneğe sahip değildi. Buna rağmen, Kerim Han ailesi dışında ülkenin güvenliğini sağlayabilecek uygun bir aday bulunamamıştı. Zeki Han’ı yenilgiye uğratan Sadık Han, Şiraz’a girerek kendini bağımsız şah ilan etti. Ancak zamanla Ali Murad Han’ın tehdidi büyüdü. Sadık Han’ın oğlu Taki Han, Ali Murad Han’a karşı başarılı olamadı ve ordusu dağıldı.

Hemedan’da Ali Murad Han ile karşılaşan Taki Han yenilgiye uğrayarak Şiraz’a çekildi. Ali Murad Han, Sadık Han’ın ordusunu sekiz ay süren bir kuşatma sonunda mağlup etti. Sadık Han, iç kaleye sığınmasına rağmen sonunda teslim oldu ve idam edildi. Onun zalim yönetimi halk arasında büyük bir öfkeye neden olmuştu. Ali Murad Han’ın ölümünün ardından Cafer Han, İsfahan’da kontrolü ele geçirdi. Ancak Ağa Muhammed Han’ın tehdidi karşısında zayıf bir konumda kaldı. Bazı başarılar elde etmesine rağmen, düşmanlarıyla baş edemedi ve Ağa Muhammed Han’ın İsfahan kuşatmasıyla yüzleşti. Bu süreçte Cafer Han’ın zayıflıkları ve iç kargaşalar, Zend Devleti’nin çöküşünü hızlandırdı.


Lütuf Ali Han Dönemi

Lütuf Ali Han, Cafer Han’ın oğlu olarak Kirman’da yaşarken, Seyyid Han İran tahtına kendi adına el koydu. Ancak kısa bir süre sonra saltanatı zayıflamaya başladı. Babasının tahtına hak iddia eden Lütuf Ali Han, ordusuna güvenemediği için temkinli davrandı. Destek arayışıyla Ebu Şehir’in şeyhine başvurdu, fakat şeyhin vefatı üzerine yerine geçen oğlu Şeyh Nasır, Lütuf Ali Han’a küçük bir orduyla yardım etti. Ancak bu kuvvet Seyyid Han ile karşı karşıya geldiğinde başarısız oldu. Bu süreçte Hacı İbrahim’in komutanı Ali Mahmud Han, Lütuf Ali Han’a ihanet etti. Hacı İbrahim ise Seyyid Han’a karşı savaşta Lütuf Ali Han’ı desteklemeye yöneldi. 1789’da Lütuf Ali Han, hükümdarlığını ilan etti, Seyyid Han teslim alındı ve idam edildi. Genç yaşına rağmen cesur bir süvari olarak ün kazanan Lütuf Ali Han, yönetimde dikkatli olmaması ve yavaş hareket etmesi nedeniyle eleştirildi.

Zamanla yönetimi sertleşti ve baskıcı yöntemler uygulamaya başladı. Hacı İbrahim’e karşı düşmanlık beslerken, Ağa Muhammed Han’ın Şiraz’a yürüyüşüne hazırlıksız yakalandı ve yenilgiye uğrayarak kalesine çekildi. Şehrin kuşatılması üzerine savunma hazırlıkları yaptıysa da, çetin kış koşulları altında ordusu büyük kayıplar verdi ve moraller çöktü. Lütuf Ali Han, devleti ayakta tutmak için çeşitli önlemler aldı ve bazı liderlere görevler verdi, ancak Bahtiyar Han’ın kibri ihanetlerin önünü açtı. Hacı İbrahim ile ilişkileri kötüleşti, aralarındaki güvensizlik arttı ve sonunda pek çok asker onu terk etti. Hacı İbrahim’in güçlerine karşı etkili bir direnç gösteremedi. İsfahan’a ilerlemeyi planladı, fakat Şiraz’dan uzaklaştığında Hacı İbrahim şehri ele geçirdi. Şiraz’a geri dönmeye çalışırken Hacı İbrahim’e karşı güvensizliği ve ordusundaki disiplinsizlik nedeniyle yalnız kaldı. Lütuf Ali Han, siyasi ve askeri hatalarının sonucunda zayıf düştü ve düşmanlarının kuşatmasıyla karşı karşıya kaldı. Yönetim zafiyetleri ve liderler arasındaki çekişmeler, onun düşüşünü hızlandırdı.

Şiraz’ı geri alma girişiminde bulunmasına rağmen, ordusundaki yaya ve topçu eksikliği başarısını engelledi. Onun karşısında deneyimli ve stratejik bir lider olan Hacı İbrahim vardı. Hacı İbrahim, Zend yönetimini destekleyen aşiret atlılarını silahsızlandırarak köylere gönderdi ve gücünü pekiştirdi. Şiraz’ı Kacarlar’a teslim etmeye çalışırken Lütuf Ali Han, Kacar kuvvetlerine saldırarak onları mağlup etti. Ancak bu zafer, Hacı İbrahim’i Ağa Muhammed Han’ı yardıma çağırmaya sevk etti. Kacar ordusu Şiraz’a yürürken, Lütuf Ali Han gece karanlığında cesur bir baskınla düşmanı dağıtarak önemli bir zafer daha kazandı. Fakat zaferden sonra askerlerinin ganimet peşine düşmesi, Lütuf Ali Han’ın nihai başarı fırsatını kaçırmasına neden oldu. Ağa Muhammed Han’ın henüz kışlada olduğu anlaşıldığında, Lütuf Ali Han geri çekilmeyi düşünmek zorunda kaldı. İyi planlanmış bir zafer beklentisi son anda kaçınca, cesareti ve dikkatiyle bilinen bu komutan hedefine ulaşmayı başaramadı.

Şiraz ve Dar Ebcerd gibi stratejik bölgelerde önemli muharebelere katılan Lütuf Ali Han, zaman zaman zaferler kazansa da iç meseleler, ihanetler ve bölünmeler yüzünden büyük zorluklar yaşamıştır. Hacı İbrahim Han, kardeşi komutasındaki bir orduyu Lütuf Ali Han’ın üzerine göndermiş, buna karşılık Lütuf Ali Han da Roniz köyünde direnerek düşmana karşı koymuştur. Ancak, ardı arkası kesilmeyen ihanetler, askerlerinin dağılması ve halkın baskıya boyun eğmesiyle gücü zayıflayan Lütuf Ali Han, Ağa Muhammed Han karşısında üstünlüğünü kaybetmiştir. Tobos ve Eber Koh’da geçici başarılar elde etmesine rağmen bu ihanetlerin devam etmesi, sonunda onu yalnız bırakmıştır. Afgan hükümdarı Timur Şah’tan yardım istemeye niyetlenmiş, ancak Timur Şah’ın ölüm haberi üzerine bu planından vazgeçmiştir. Nermanşir’de Mahmud Han ve Cihangir Han’ın teşvikleriyle İran’da kalıp mücadeleye devam etmeye karar vermiştir.

Bu süreçte toparlanmayı başaran Lütuf Ali Han, Kirman’ı fethederek kendi adına para bastırmıştır. Ne var ki bu zafer kısa sürmüş, Ağa Muhammed Han büyük bir orduyla Kirman’ı kuşatmıştır. Uzun süren bir direnişin ardından şehir düşmüş, Ağa Muhammed Han üç gün boyunca süren bir katliam emrederek halkı vahşice sindirmiştir. Bu dehşet verici eylemleriyle, hem İran halkına korku salmayı hem de Lütuf Ali Han’a destek olabilecek yerel liderlerin cesaretini kırmayı hedeflemiştir. Sonunda Lütuf Ali Han, ihanetlerin devam etmesiyle daha da yalnızlaşmış ve Nermanşir’e çekilmiştir. Burada da bir ihanet sonucu yakalanarak Ağa Muhammed Han’a teslim edilmiştir. Ağa Muhammed Han, onu kör ettirip Tahran’a göndermiş ve halk önünde teşhir ettirmiştir. Birkaç ay sonra ise Lütuf Ali Han’ın öldürülmesini emretmiştir. Lütuf Ali Han’ın hayatı, cesareti ve askeri yetenekleriyle anılsa da, dönemin siyasi dengelerine uymayan sert ve uzlaşmaz tavırları, halkla ve yerel liderlerle arasının açılmasına yol açmıştır. Bu durum, onun trajik sonunun zeminini hazırlamıştır.


Kaynakça

  • 1.Zeki Beg, Muhammed Emin. Kürtler ve Kürdistan Tarihi. Nubihar Yayınları, 2020.