Daha Fazla

Büyük Lor'un Aatabey Devleti ya da Fadlevi(Hezarhesbi) Devleti


Hezarhesbî, Fadlavi ya da Büyük Lor Atabeyliği, 1148-1424 yılları arasında günümüz İran topraklarında, özellikle Luristan ve Fars bölgelerinde hüküm süren Kürt kökenli bir hanedanlıktır. Bu devlet, Selçuklu İmparatorluğu'nun zayıflamasıyla birlikte ortaya çıkmış ve batı İran'da siyasi bağımsızlık kazanarak etkili bir güç haline gelmiştir.

Şerefhan Bitlisi, ünlü eseri Şerefname'de bu hanedanı 'Fadlavi' olarak adlandırmış ve kurucusu Fadluya'nın soyundan geldiğini belirtmiştir. Ayrıca hanedanın Kürt kökenli olduğunu vurgulamıştır. Luristan bölgesinde Büyük Lor ve Küçük Lor olmak üzere iki ana kısma ayrılan bir yönetim yapısı bulunmaktaydı. Büyük Lor bölgesine hükmeden Fadlavi hanedanı, 1155 yılında resmi olarak siyasi bir varlık haline gelmiş ve varlığını 1423 yılına kadar sürdürmüştür.

Devletin ilk dönemlerinde yönetim, iki kardeş olan Bedr ve Ebu Mansur tarafından paylaşılmıştır. Bedr’in ölümünden sonra yönetimi torunu Nasruddin devralmıştır. Nasruddin, bölgedeki Şol Kürtleri üzerinde hakimiyet kuran Seyfeddin ailesiyle iş birliği yaparak bölgenin büyük bir kısmını kontrol altında tutmuştur. Hanedanın kökenlerinin Sasani İmparatorluğu dönemine kadar uzandığı rivayet edilmektedir, bu da Fadlavi ailesinin köklü bir geçmişe sahip olduğunu gösterir. Büyük Lor Atabeyliği, Luristan bölgesinde siyasi ve kültürel etkisini uzun süre sürdürmüş, Kürt tarihi açısından önemli bir yer edinmiştir. Hanedanın çöküşü ise 15. yüzyılın başlarında meydana gelmiştir.

Devletin önemli liderlerinden biri olan Ebu’l-Hasan Fadlevi, 10. yüzyılda Suriye’den Loristan’a göç eden Kürt aşiretlerinin başında bulunuyordu. Bu aşiretlerin Loristan’a yerleşmeleri, bölgedeki Kürt nüfusunun ve siyasi etkinliğin artmasına yol açtı. Torunu Ebu Tahir Muhammed, Fars hükümdarlarıyla iyi ilişkiler kurarak Salgurlulardan destek sağladı ve Şebankar Hükümeti'ne karşı başarılı askeri seferler düzenledi.

Ebu Tahir Muhammed’in vefatından sonra yönetim, oğlu Hezar Espik’e geçti. Adaletli ve zeki bir lider olarak anılan Hezar Espik, Loristan’ı ekonomik ve toplumsal açıdan kalkındırdı; tarım ve ticareti teşvik ederek köyler ve hayır kurumları inşa ettirdi. Siyasi arenada Abbasi halifesinden Atabey unvanını aldı ve Harezmşahlarla akrabalık kurarak gücünü artırdı. Moğol istilası döneminde, Hülagu Han’ın ordusuna kısmen destek verse de bu süreç Hezar Espik ve ardılları için siyasi dengeleri zorlayan bir dönem oldu.

Hezar Espik’in ölümünün ardından yönetim oğlu Tikle’ye, daha sonra ise Şemseddin Alp Ergün’e geçti. Her iki lider de Moğol istilası sırasında ülkeyi korumak için stratejik hamleler yapsalar da Moğol etkisinden kaçınamadılar. Bu dönemde halk, hayatta kalabilmek için dağlara ve vadilere çekildi. Moğol işgalinin sona ermesinden sonra Loristan yeniden inşa sürecine girdi.

Yusuf Şah’ın ölümünden sonra oğlu Efrasyab yönetime geldi. Kardeşi Ahmed’i Moğol başkentine gönderirken kendisi Loristan’da iktidarını sürdürdü. Efrasyab, zalim yönetimiyle tanındı; vezirleri hapsedip mallarına el koydu ve karşı gelenleri öldürerek ailelerini sürgüne yolladı. Ergün Han’ın ölümünden sonra İsfahan’daki eski hanedanlar ayaklanıp Moğol valisini öldürünce, Efrasyab bu fırsatı kullanarak akrabalarını Moğol nüfuzunu azaltmak için görevlendirdi. Ancak Kohrod’daki Moğollarla çatışma sırasında askerlerinin yağma yapması nedeniyle ağır bir yenilgi aldı. Moğollar, Efrasyab’ı esir alıp başkente götürdüler, fakat affedip geri gönderdiler. Efrasyab, yeniden zalim yönetimini sürdürdü ve 1296’da Gazan Han döneminde Horkodak Savaşı’nda öldürüldü.

Efrasyab’ın yerine kardeşi Nusretuddin geçti. Zeki ve halkını seven bir lider olarak bilinen Nusretuddin, imar çalışmalarına ağırlık vererek ülkenin güvenliğini ve refahını sağladı. Oğlu İmaduddin Pehlivan, yönetimi devralırken orduya Hüsrev Şah komuta etti. Nusretuddin, alimlerle sıkı bağlar kurarak onların desteğini kazandı ve kendisi hakkında eserler yazılmasına vesile oldu.

Rüknuddin Yusuf Şah, 1332-1339 yılları arasında adil ve akıllı bir yönetici olarak Basra’dan Horasan’a kadar uzanan geniş bir coğrafyada hüküm sürdü. II. Yusuf Şah’ın oğlu Muzafferuddin, İbn Batuta’nın seyahat ettiği dönemde yönetimdeydi ve 1355’e kadar iktidarda kaldı. Onun ardından gelen Nur el-Vedud, savurgan yönetimiyle hazineleri hızla tüketti. II. Yusuf Şah’ın diğer oğlu Şemseddin, 1378’e kadar iktidarda kaldı; bu dönemde Muzaffer hanedanının saldırıları ülkeye büyük zarar verdi.

Peşnek’in ölümü üzerine tahtı alan Pir Ahmed, aile içi çekişmelerde yaşamını yitirdi. Şah Mansur, Pir Ahmed’i tahttan indirerek yerine başka bir lider atadı. Pir Ahmed’in oğlu Ebu Said, önce Şiraz’da rehin tutuldu, sonra 1417’de tahtı aldı ve yönetimi sırasında vefat etti. Ebu Said’in oğlu Şah Hüseyin, ailesiyle girdiği çatışmalar sonucunda 1423’te savaşta öldü. Onun ardından Hoşenk’in oğlu Giyaseddin tahta geçti, ancak kısa süre sonra Timurlenk soyundan Sultan İbrahim’in saldırısıyla Fadlevi hanedanlığı son buldu. Bu dönemde yönetim Bahtiyar aşiretinin liderlerine geçti.


Kaynakça

  • 1.-Zeki Beg, Muhammed Emin. Kürtler ve Kürdistan Tarihi. Nubihar Yayınları, 2020.