Resmi belgelere göre, içsel olarak sürgün edilen sivillerle birlikte Türk askerleri; Salman Yeşildağ, fotoğrafın çekilmesinden sonra kız kardeşinin de aralarında olduğunu ve öldürüldüklerini söyledi.
Dersim katliamı, aynı zamanda Dersim soykırımı olarak da bilinir. 1937 ve 1938 yıllarında Dersim ilinde, Kürt Alevi isyancılar ve sivillere yönelik üç operasyon sırasında Türk ordusu tarafından gerçekleştirilmiştir. Dersim’deki Kürtlerin büyük bir kısmı köylerinde kalmaya devam etse de, binlerce insan hayatını kaybetmiş ve bazıları Türkiye'nin farklı bölgelerine zorla göç ettirilmiştir. 1 2
1923'te Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasının ardından, bazı Kürt kabileleri, Atatürk’ün 'tek partili rejime dayalı yeni siyasi elitlerin ideolojisi' olarak tanımlanan Kemalist politikaların bazı yönlerinden hoşnutsuzluk duydular. Türk Kürdistanı'ndaki yöneticilerin değiştirilmesi ve Türkleştirme politikalarının uygulanması, bu rahatsızlığın başlıca nedenleri arasında yer aldı. Toprak reformu gibi adımların yanı sıra, Kürt kabileleri zaman zaman silahlı isyanlar düzenledi ve bu isyanlar Türk ordusu tarafından bastırıldı.
3
4
Dersim, 1876 ile 1923 yılları arasında 11 farklı silahlı isyanla Osmanlı İmparatorluğu'nun hakimiyetinde tutulması zor bir bölge olarak biliniyordu.
5
Bölgedeki aşiretlerin isyancı tavrı, Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk yıllarında da devam etti. Dersim’deki ağalar, malikane üzerindeki otoritelerini kaybetmek istemedikleri için itirazda bulundular ve vergi ödemeyi reddettiler. Bölgedeki valilerden gelen şikayetler, Ankara'daki merkezi hükümete iletildi. Toprak reformu ve tarımsal üretim üzerindeki devlet kontrolü tercih edildi. 1926'da yayımlanan bir İçişleri Bakanlığı raporunda, Dersim'deki aşiretlere karşı güç kullanılmasının gerektiği ifade edildi.
6
Atatürk, 1 Kasım 1936'da Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde yaptığı konuşmada, Dersim’i ülkenin en büyük iç sorunu olarak nitelendirdi.
7
1934 yılında çıkarılan Türk Yeniden Yerleşim Yasası ile Türkleştirme süreci başlatıldı. Bu yasa, kültürel homojenliği sağlamak amacıyla zorunlu göçleri içeriyordu. 1935 yılında, Dersim olarak bilinen ve Kürt Alevilerinin yaşadığı bölgeye yönelik düzenlemeleri içeren Tunceli Yasası kabul edildi.
8
Dersim, son 40 yıl boyunca 11 silahlı çatışma ile isyancı bir kimlik kazanmıştı. 25 Aralık 1935’te kabul edilen 2884 sayılı 'Tunceli Vilayetinin İdaresi Hakkında Kanun' ile bölgenin adı Dersim'den Tunceli olarak değiştirildi.
9
10
Dördüncü Umumi Müfettişlik, Tunceli, Elazığ ve Bingöl illerini kapsayan geleneksel Dersim bölgesinde kuruldu. Bu müfettişlik, geniş yetkilerle donatılmış bir askerî otorite olan 'Vali Komutan' tarafından yönetiliyordu ve bölgedeki halkın zorla yerleştirilmesi ve sürgün edilmesi gibi çeşitli yetkilere sahipti. İsyanı bastırmak amacıyla, İçişleri Bakanı Şükrü Kaya, Dersim bölgesindeki çocukların bölge dışındaki yatılı okullarda eğitim almalarını emretti. Bu okullarda, çocuklar Türkleştirilerek, mezun olduktan sonra birbirleriyle evlenmeleri sağlanması planlandı. Kadınlar ise, çocuklarına Türklüğü aktaramadıkları takdirde daha erken yaşta Türkleştirme sürecine tabi tutuldu. Eylül 1937’de, Elazığ Kız Enstitüsü, Kürt kızlarını Türkleştirmek amacıyla kuruldu.
11
Atatürk, 1 Kasım 1936’daki Türkiye Büyük Millet Meclisi konuşmasında, Dersim’deki durumu ülkenin en büyük iç meselesi olarak tanımladı.
12
Tunceli Yasası'nın ardından, Türk ordusu belirli bölgelere gözlem noktaları kurdu. Ocak 1937'de halk arasında düzenlenen toplantılardan sonra, yasaya karşı bir protesto mektubu yazıldı ve yerel valiye gönderilmek üzere hazırlık yapıldı. Kürt kaynaklarına göre, mektubu taşıyan kişiler tutuklanarak idam edildiler. Mayıs ayında, bir grup yerel halk buna karşılık olarak bir polis konvoyuna pusu kurdu.
13
Halbori hücrelerinde yapılan toplantıda, Yukarı Abbas Uşağı'nın lideri Seyid Riza, müritlerini Haydaran, Demenan, Yusufan ve Kureyşan kabileleriyle ittifak yapmaları için gönderdi. Türk yetkililerine göre, 20-21 Mart 1937 gecesi saat 23:00'te, Demenan ve Haydaran kabileleri, Harçik Vadisi'nde, Pah ve Kahmut'u birbirine bağlayan köprüyü tahrip etti. Bunun üzerine Genel Müfettiş, Pülümür'deki 2. Mobil Jandarma Taburu, Pülür'deki 3. Mobil Jandarma Taburu, Mazkirt'teki 9. Jandarma Taburu ve Hozat'taki Mobil Jandarma Alayı'na harekete geçmeleri talimatını verdi. 9. Mobil Jandarma Taburu'nun bir piyade bölüğü Pah'a gönderildi.
14
İsyanı bastırmak için yaklaşık 25.000 asker görevlendirildi. Bu operasyon büyük ölçüde yaz aylarına kadar tamamlandı ve isyanın lideri Seyid Riza da dahil olmak üzere birçok isyancı lider idam edildi. Ancak kalan isyancı güçler direnmeye devam etti ve bölgedeki asker sayısı iki katına çıkarıldı. Ayrıca, bölgeye havadan bombalar atıldı. İsyancılar, 1938'in sonlarına kadar mühimmatları tükenene kadar direnişe devam ettiler ve bölge büyük ölçüde tahrip oldu.
15
1990'larda Türk Ordusu'nda bir general olan Osman Pamukoğlu'na göre, bu operasyonel emir Atatürk tarafından verilmişti.
Sabiha Gökçen, Breguet 19'u ile Dersim üzerinde bombardıman operasyonu öncesinde bomba tutuyor
İlk Dersim Operasyonu: 10-12 Eylül 1937 tarihlerinde Seyid Riza, barış görüşmeleri için Erzincan Eyaleti hükümet binasına geldi ve burada tutuklandı. Bir sonraki gün Elazığ'daki Genel Müfettişlik karargahına gönderildi ve 15-18 Kasım 1937 tarihlerinde 6 (veya 10) arkadaşıyla birlikte idam edildi.
16
İsyan liderlerinin ve bazı oğullarının yargılanmalarını ve idamlarını organize eden kişi, ilerleyen yıllarda Dışişleri Bakanı olacak İhsan Sabri Çağlayangil'di.
İdam edilen kişiler şunlardı:
- Seyid Rıza
- Resik Hüseyin (Seyid Rıza'nın 16 yaşındaki oğlu)
- Seyit Hüseyin (Kureyşan-Seyhan kabilesinin reisi)
- Fındık Ağa (Yusfanlı Kamer Ağa'nın oğlu)
- Hasan Ağa (Demenan kabilesinden, Cebrail Ağa'nın oğlu)
- Hasan (Kureyşan kabilesinin üyesi Ulkiye'nin oğlu)
- Ali Ağa (Mirza Ali'nin oğlu)
17
Mustafa Kemal Atatürk, 17 Kasım 1937'de Singeç Köprüsü'nün açılış törenine katılmak için Pertek’e geldi. Aynı ay, Elazığ'a yaptığı ziyaret sırasında İçişleri Bakanı Şükrü Kaya ve pilot Sabiha Gökçen de Atatürk’e eşlik etti.
Başbakan Celal Bayar, Dersim isyancılarına yönelik saldırıyı onaylamıştı. Operasyon, 2 Ocak 1938'de başladı ve 7 Ağustos 1938'de sona erdi.
Üçüncü Tunceli Operasyonu, 10-17 Ağustos 1938 tarihleri arasında gerçekleştirildi.
Türk uçakları, isyan sırasında çok sayıda sorti yaparak isyancılara karşı hava saldırıları gerçekleştirdi. Pilotlar arasında, Atatürk'ün evlatlık kızı ve ilk kadın savaş pilotu Sabiha Gökçen de bulunuyordu. Genelkurmay’ın raporuna göre, 50 kg'lık bir bombanın kaçan bir grup sivile büyük hasar verdiği ifade edilmiştir. Dersim'de yaklaşık iki ay boyunca katliam yapan Muhsin Batur, anılarında bu dönemi anlatmaktan kaçındığını belirtmiştir. Ayrıca, Kürt lideri Nuri Dersimi, Türk hava kuvvetlerinin 1938'de bölgeyi zehirli gazlarla bombaladığını iddia etmiştir. 18
Dördüncü Genel Müfettişlik'in resmi raporuna göre, Türk Ordusu 13.160 sivilin ölümüne ve 11.818 kişinin sürgün edilmesine sebep oldu. Bu durum, bölgenin nüfusunun büyük oranda azalmasına yol açtı. Nuri Dersimi'nin iddialarına göre, teslim olan pek çok kabile üyesi vurularak öldürüldü; kadınlar ve çocuklar ise yakılan samanlıklara kilitlendi. Tarihçi Christian Gerlach, isyan sonrasında Türk Ordusu tarafından 30.000 Kürt'ün öldürüldüğünü bildirmiştir.
19
Hukukçu Hüseyin Aygün, 'Dersim 1938 ve Zorunlu Yerleşim' adlı eserinde, isyanın açıkça bir provokasyondan kaynaklandığını ve Cumhuriyet dönemi boyunca bir isyanda görülen en şiddetli işkencelerin yapıldığını ifade etmiştir. Ayrıca, isyanda yer almayanlar ve isyancıların ailelerinin de işkenceye maruz kaldığını belirtmiştir.
20
McDowall, ölü sayısının abartılmış olabileceğini söylemekle birlikte, çağdaş İngiliz tahminlerine göre ölü sayısının yaklaşık 40.000 olduğunu bildirmiştir.
21
Bazı kaynaklarda ise toplam ölüm sayısının 7.594 ile 10.000 arasında olduğu öne sürülmüştür.
22
Ancak, 2011 yılında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 13.806 kişinin öldüğünü ve 11.683 kişinin yerinden edildiğini kabul etmiştir; bu rakamlar dönemin Türk belgelerine dayanmaktadır.
Antropolog Dilşa Deniz, ölüm sayısının 46.000 ile 63.000 arasında olduğunu tahmin etmektedir.
23
Tarihçi Hans-Lukas Kieser, 40.000 ölüm sayısının oldukça yüksek olduğunu ifade etmiştir.
24
Bir diğer tarihçi Annika Törne, katliamların ardından 32.000 ile 70.000 ölü olabileceğini öne sürmüştür. Bu araştırmalarda, Nicole Watts gibi akademisyenler de Dersim olaylarını Türk devletinin inşası ve Kürt direnişi bağlamında ele almış ve bu tahminleri kaynak olarak kullanmışlardır.
Dersim'den yaklaşık 3.000 kişi zorla sürgün edildi. 4 Mayıs 1938'de alınan bir Türk Kabinesi kararı, bölgede bulunan Türk askeri güçlerinin Nazimiye, Keçigezek Sin ve Karaoğlan’a saldırmasını öngördü. Kararda, bölgedeki tüm halkın toplanarak sürgün edilmesi gerektiği ve direniş gösterenlere karşı sert tedbirler alınacağı belirtiliyordu. İsmail Beşikçi, bu kararın direnişçilerin öldürülmesi, evlerinin yıkılması ve geriye kalanların sınır dışı edilmesi anlamına geldiğini vurgulamıştır. 25