1945-1946 yıllarında İran’da kurulan ve kısa süreliğine varlığını sürdüren Mahabad Cumhuriyeti, Kürt ulusalcılarının bağımsız bir Kürdistan kurma hayalini gerçeğe dönüştürmeye yönelik önemli bir adım olarak görülmektedir. Bu küçük Kürt devleti, aşiret savaşları, emperyalizm, karşıt sosyal sistemler ve idealist milliyetçilik gibi faktörlerin bir araya geldiği karmaşık bir hikâyeye sahiptir. Orta Doğu’nun karışık yapısını ve Kürtlerin dağılmış durumunu yansıtan bu deneyim, beş farklı ülkeye dağılmış ve ulusal talepleri desteklenmeyen Kürt halkının verdiği zorlu mücadelenin bir yansımasıdır. Ekim 1941’de İngiliz ve Sovyet kuvvetlerinin İran’ı işgali, Rıza Şah Pehlevi’nin zorlukla kurduğu düzenin çökmesine sebep oldu. İran ordusunun dağılması, silahların kuzeydeki ve batıdaki aşiretlere satılmasına ya da teslim edilmesine yol açtı. Bu gelişmeler, özellikle İran’ın kuzeyindeki Ağrı Dağı eteklerinden Kirmanşah’a kadar olan bölgelerdeki Kürt aşiretleri için büyük bir fırsat yarattı. Urmiye Gölü’nün batısındaki dağlarda yaşayan Kürt aşiretleri, Sovyetler’in kontrolündeki Rezaiyeh, Şahpur, Xoy ve Maku’daki Sovyet garnizonları tarafından baskı altına alınmışlardı. Sovyetler, İran’daki otorite boşluğundan faydalanarak Celali, Şikak ve Herki aşiretleriyle ilişkiler geliştirdiler. Bu aşiretlere kendi bölgelerinde özerklik tanıyan Sovyetler, Kızıl Ordu’nun güvenliği ve tahıl temini dışında bölgeye müdahale etmediler.
Kürt bölgesinin güney kısmında, Kirmanşah’tan Bağdat’a kadar uzanan ve Batılı Müttefikler ile Sovyetler arasında önemli bir ikmal hattı olan yol çevresinde ise İngilizler, aşiretleri kontrol altına almayı başardılar. İki işgal gücünün etkisi altındaki bölgeler arasında kalan alan, İran’ın zayıflamasıyla Kürtlerin yeniden özerklik kurmasına olanak sağladı. Bu dönemde iki önemli Kürt merkezi ortaya çıktı: Merivan ve Uraman Dağları’nda Mahmut Han’ın kurduğu egemenlik ve Hama Raşit Han’ın Bane, Seqiz ve Serdeşt’i kapsayan prensliği. İran hükümeti, bu aşiret liderlerini geçici olarak vali olarak atasa da, sonrasında yeniden yapılandırılan İran ordusu, bu liderleri Irak’a sürgün etti. 1945 sonbaharında, Seqiz-Bane-Serdeşt hattının güneyinde kalan Kürdistan bölgesi, İran hükümetinin kontrolüne geçti. Ancak, bu hattın kuzeyinde ve Rezaiyeh’deki Sovyet üslerinin bulunduğu bölgelerde kalan alan, bağımsızlık mücadelesi veren Kürtler için daha kısıtlı bir hareket alanı sundu. Bölgedeki en önemli şehir Mahabad’dı. Eski adı Savuçbulak olan Mahabad, Urmiye Gölü’nün birkaç kilometre güneyinde yer alıyor ve Kürtlerin bağımsızlık girişiminin merkezi durumundaydı.
Komeley’in Kuruluşu Son Kürt ulusalcı hareketinin başlangıç noktası, Müttefikler tarafından yalnız bırakılan Mahabad şehriydi. 16 Ağustos 1943’te, çoğunluğu şehirdeki küçük esnaflar ve memurlardan oluşan bir grup Kürt genç, Kürt Gençlik Komitesi’ni (Komelaya Ciwanê Kurd) kurdu. Gizlilik prensibine büyük önem verdikleri için, partinin üyeleri sayıca yüz kişiyi geçmiyor ve hücreli bir örgütlenme modeli benimseniyordu. Ayrıca, haftada iki kez düzenledikleri toplantıların her defasında aynı mekânda yapılmamasına özen gösteriyorlardı. Tam anlamıyla milliyetçi bir yapı olan Komeley’e katılmak için, her iki ebeveynin de Kürt kökenli olması gerekiyordu. Ancak tek istisna, Kürtler ve Süryaniler arasındaki kuvvetli bağları simgeleyen bir uygulama olarak, Süryani annelerin çocukları bu kurallara dâhil ediliyordu.
Kürt giysili Qazi Muhammed
Komeley, yalnızca İran’da değil, Kürtlerin yeni kurulan komitede geleneksel Kürt milliyetçi partilerden çok daha büyük bir güç kazandığı diğer ülkelerde de hızla yayıldı. Irak’taki Musul, Kerkük, Erbil, Süleymaniye, Rewandiz ve Şeklave gibi şehirlerde ve hatta Türkiye’de, her türlü Kürt milliyetçi faaliyetinin infazla cezalandırıldığı bir dönemde bile örgütlendi. Mahabad çevresindeki aşiret liderleri, yardım tekliflerini taşımak amacıyla haberciler gönderdi. Yardıma şu an için gerek olmadığının belirtildiği, ancak gelecekte talep edilebileceği yanıtı alındı. Bu bölgeyle özel olarak ilgilenen büyük bir gücün, eninde sonunda Komeley hareketinden haberdar olmaması mümkün değildi. Kerkük’teki petrol yataklarına sahip olan İngilizler, bu hareketin gelişimini dikkatle izliyorlardı. Musul’daki siyasi müşavirleri zaman zaman Mahabad’a kadar geliyorlardı. Düşük rütbeli memurları ise Rewandiz, Kerkük, Erbil ve Süleymaniye’de görev yapıyorlardı. Ancak, İngilizler Kürtlerin ulusal taleplerini, Araplar arasında düşmanlık yaratmadan destekleyemezlerdi. Bu nedenle, Kürt ulusalcılarının önerilerine kulaklarını kapadılar.
1940'lı yıllarda Sovyetlerin, İran Kürtleri üzerindeki nüfuzu ve müdahaleleri dikkat çekiciydi. Bu dönemde, Sovyetler Birliği’nin Orta Doğu’daki stratejik çıkarları doğrultusunda bölgedeki etnik gruplarla ilişkiler geliştirme çabaları göze çarpıyordu. 1942'de Sovyetler, Kürt liderlerini Bakü'ye davet etti. Bu davet, Sovyetlerin Kürtlerle etkileşim kurmakta başlangıçta hazırlıksız olduklarını gösterdi. Ancak, ilerleyen yıllarda bu durum değişti ve Sovyetler bölgedeki Kürtlerle ilişkilerini giderek derinleştirdi. Aynı yıl, Kürtler Urmiye Gölü'nün batısındaki bazı köylere saldırılar düzenlediklerinde Sovyetler, İran ordusunu uyaracak kadar ileri gitti. Bununla birlikte, Sovyet müdahalesi belirli bir sınırda kaldı ve doğrudan çatışmalardan kaçınıldı. Sovyetler, Kürtler üzerindeki potansiyel avantajlarını fark ederek, 1944'te Azerbaycan ve Kürdistan'da nüfuzlarını artırmak üzere yeni planlar yapmaya başladılar. Bölge, Sovyet Azerbaycan'ından gelen politikacılar, istihbarat ajanları ve subaylarla dolup taştı. 'Yüzbaşı Caferov' gibi Sovyet görevlileri, Kürt kıyafetleri içinde aşiretler arasında dolaşıp bilgi toplama ve propaganda faaliyetleri yürüttü. Mahabad'daki Sovyet varlığı, Sovyet ajanları Abdullahov ve Hacıov'un Kızıl Ordu için at satın alma bahanesiyle şehre gelmeleriyle belirginleşti. Abdullahov’un, ulusal kıyafet giyen bir Kürt’ü tebrik etmesi ve Komeley'in (Kürt ulusal hareketinin) kurucularından biriyle temas kurması, Sovyetlerin Komeley’e olan ilgisinin başlangıcını işaret etti. Bu ilk temaslar, Komeley'in Sovyetlerle daha yakın ilişki kurmasına ve sonunda silah yardımı talep etmesine yol açtı. Başlangıçta Sovyetler, Komeley’in taleplerine çekimser yaklaşsa da, ilerleyen dönemde ilişkilerini daha da geliştirdiler ve Komeley, Sovyet yörüngesine girmeye başladı. Bu süreçte Sovyet desteği, Kürtlerin siyasi ve askeri gücünü artırma çabalarına önemli bir katkı sağladı.
Sovyetler, Mahabad’daki Kürt hareketinin dikkat çekmemesi ve kamufle edilmesi için bir dizi önlem aldı. Komeley’in toplantılarının gittikçe daha kalabalık hale gelmesinden endişe eden Sovyet yetkililer, Mahabad'da kültürel bir derneğin kurulmasını teşvik etti. 1945'te bu talep doğrultusunda Kürt-Sovyet Kültürel İlişkiler Derneği kuruldu. Bu dernek, Sovyet nüfuzunun güçlenmesi için önemli bir araç haline geldi. Dernek binası, kısa sürede Kürt aydınları ve liderleri için bir buluşma noktası oldu. Nisan 1945'te bu dernek binasında düzenlenen törende Sovyet yetkililer, Kürt liderler ve bölgenin ileri gelenleri bir araya geldi. Törende sergilenen ve ulusal temaları işleyen 'Dayik Niştiman' adlı opera, izleyiciler üzerinde derin bir etki yarattı ve Sovyetlerin bölgedeki kültürel nüfuzunun artmasına hizmet etti. Qazi Muhammed, bu dönemde Mahabad Kürt devleti başkanlığına yükselen önemli bir figür haline geldi. Sovyetler, onun Komeley’e katılımını destekleyerek, hareketin başına geçmesini sağladı. Mahabad’ın önde gelen ailelerinden biri olan Qazi ailesi, hem dini hem de toplumsal liderlik konumlarıyla tanınıyordu. Qazi Muhammed’in otoritesi ve Sovyetlerle kurduğu ilişkiler, Komeley’in demokratik yapısına rağmen partinin bağımsız çizgisini zayıflattı. Sovyet etkisi altında hareket eden Qazi Muhammed, Kürt hareketinin Sovyet stratejik çıkarları doğrultusunda yönlendirilmesine katkıda bulundu.
1945'ten itibaren Sovyetler, Kürt politikasını daha agresif bir şekilde yönlendirmeye başladılar. Sovyetler, Tudeh Partisi gibi İran’daki solcu partiler aracılığıyla etkilerini sürdürmeye çalıştı. Ancak Tudeh Partisi, Kürt bölgelerinde beklenen etkiyi yaratamadı. Bunun üzerine Sovyetler, kuzeybatı İran’da Azerbaycan Demokrat Partisi’ni kurarak, Tudeh’in yerini almasını sağladı. Bu yeni parti, Azerbaycan Türkçesini resmi dil olarak kabul etti ve İran’dan ayrılmayı hedefleyen bir politika benimsedi. Bu gelişmeler, Sovyetlerin bölgedeki hakimiyetini artırma stratejisi çerçevesinde değerlendirilebilir. Kürtler ise Azerbaycan Türk milliyetçiliğine bağlı bir partinin liderliği altında birleşmek istemediklerinden, Sovyetler Mahabad’daki Kürt liderlerini desteklemeye karar verdi. Sovyet yetkilisi Yüzbaşı Namazaliev, Eylül 1945'te Qazi Muhammed ve diğer Kürt liderlerini Tebriz'e davet etti ve onları Bakü’ye götürdü. Burada Sovyet yetkililer tarafından görkemli bir şekilde ağırlanan Kürt liderler, tiyatro ve opera gösterileriyle Sovyet kültürünün zenginliği ve gücüyle tanıştırıldı. Azerbaycan SSC Başbakanı Bagherov, Kürt liderlere yeni Demokrat Parti’ye katılmalarını önerdi ve Sovyetlerin bu partiyi destekleyeceğini belirtti. Bu teklif, Sovyetlerin bölgedeki etki alanlarını genişletme planlarının bir parçasıydı.
Bu olaylar, Kürtlerin Sovyet yörüngesine girmesini ve Sovyetlerin bölgedeki etkinliğini artırmasını sağladı. Sovyetlerin stratejik desteği ve Qazi Muhammed’in liderliği, 1946'da ilan edilecek olan Mahabad Cumhuriyeti’nin temelini oluşturdu. Qazi Muhammed, Sovyet destekli Kürt politikasının en üst noktasını temsil ederken, Sovyet stratejisinin bölgede ne denli etkili ve kapsamlı olduğunu da gösteriyordu. Sovyetlerin Kürtlerle kurduğu bu ilişkiler, uzun vadede hem Mahabad Cumhuriyeti’nin kuruluşunu hem de bölgede süregelen politik denklemleri derinden etkiledi.
1
O dönemde, İran’ın batısında egemenlik büyük ölçüde zayıflamış, kontrol Kürtler ve Azerbaycanlıların eline geçmişti. Bu esnada, Rus kuvvetleri de İran’ın batı bölgelerine giriş yaptı. Rusların varlığı, İran Şah’ına karşı Kürtler ve Azerbaycanlılar için bir nevi koruma unsuru oldu. 1942'de, Rus kontrolü altındaki Mahabad'da 11 kişinin katılımıyla 'Nîştiman' adında bir dergi kuruldu.
2
Bu dergi, sonradan Kürdistan Yaşam Cemiyeti’nin resmi yayın organı haline geldi. Yayında, reform talepleri ve aşiret liderlerine dair fikirler yer alıyordu; Kürt birliği konusunda aşiretlerin sorunları ve eksiklikleri tartışılıyordu.
3
Azerbaycan Demokrat Partisi’nin kurulmasıyla, Kürtler de Sovyet desteğini aramaya başladı. Bazı Kürt aydınları ve liderleri, Mir Cefer Baxirov’dan Mahabad’da, Tebriz'dekine benzer yedi yıllık bir okul ve 25-30 yataklı bir hastane inşa edilmesini talep etti. Ayrıca, Kürt öğrencilerin askeri ve sivil okullarda eğitim alarak Kürdistan'a hizmet edebilecek konuma gelmeleri istendi.
4
1945 yılında Komele büyüyerek Qazi Mihemed öncülüğünde İran Kürdistan Demokrat Partisi kuruldu. Partinin programında, Kürtlerin özerkliği, ana dilde eğitim ve Kürtçenin resmi dil olarak kabul edilmesi gibi talepler yer aldı.
5
İran Kürdistan Demokrat Partisi’nin programının ana maddeleri şunlardı:
-Kürtler, İran sınırları içinde kendi bölgelerinde özgür olacak ve bağımsız bir şekilde hareket edecek.
-Yönetim işlerinde Kürtçe serbest bırakılacak ve kullanılacak.
-Yerel yöneticiler, bölge halkından seçilecek.
-Kürdistan Bölge Konseyi, yasal seçimlerle belirlenecek ve yönetim işlerini yüratecek.
-Toprak sahipleri ve çiftçiler arasındaki anlaşmazlıklar yasal çözümlerle ele alınacak.
-Kürdistan Demokrat Partisi, Azerbaycanlılar ve diğer azınlıklarla (Asuriler, Ermeniler vb.) birliğin sürekliliği için özel çaba gösterecek.
-Kürdistan halkı için barış ortamının sağlanması hedeflenecek.
-İran'daki halklar, barış ve özgürlük için birlikte çalışacaklar.
Almanya’nın İkinci Dünya Savaşı’nda teslim olmasıyla, İran’da da değişiklikler yaşanmaya başladı; çünkü emperyalist güçler Almanya tehdidinden korunmak amacıyla İran'a girmişti. Bu güçlerin çekilmesi tartışmaya başlandı ve İran Meclisi de bu talebi gündeme getirdi. Sovyetler, geri çekilmenin ardından da Azerbaycan ve Kürdistan'daki siyasi etkinliğini propaganda yoluyla sürdürdü. Kürtler ve Türkler, Sovyet etkisi altında özerk bölgeler kurma ve bunları kalıcı hale getirme çabasına girdi.
20. yüzyılda, Şeyh Mahmud Berzenci'nin Süleymaniye'de ilan ettiği Güney Kürdistan hükümetinin ardından, Mehabad Kürt Cumhuriyeti, Kürtler için devlet kurma yolundaki ikinci deneyim oldu. 22 Ocak 1946'da, Sovyetler Birliği'nin desteğiyle, Qazi Muhammed'in önderliğinde Mehabad'daki Çarçıra Meydanı'nda Mehabad Kürt Cumhuriyeti ilan edildi.
McDowell, Kürt Cumhuriyeti'nin kuruluş sürecini şu şekilde anlatmaktadır:
'1945 yılının sonunda, Tahran hükümeti Azerbaycan’daki kontrolünü kaybetti ve Azerbaycan Demokratik Partisi’ne bağlı kuvvetler İran ordusunu bölgeden çıkarmayı başardı. Bu gelişme sonrasında Azerbaycan Milli Hükümeti, bölgenin doğusunda tam bir kontrol sağlamayı başardı. Qazi Muhammed de bu durum üzerine, Azerbaycan’ın batısında kendi bağımsızlığını ilan etmek zorunda kaldı. 15 Aralık 1945’te, küçük bir törenle Kürt Halk Hükümeti kuruldu ve 13 kişiden oluşan bir kabine oluşturuldu. 22 Ocak 1946’da, Qazi Muhammed’in liderliğinde Mehabad, Bukan, Nehvend ve Şino şehirlerinde Mehabad Cumhuriyeti kuruldu. Azerbaycan Demokratik Partisi, Kürtlerin bağımsızlık ilan etmelerini istemediği için, Qazi Muhammed, onlara ‘PDA’ya bağlı bir bölgesel hükümet kurabilirsiniz’ teklifini sundu. Ancak Sovyetler, Qazi Muhammed’e destek verdikleri için PDA bu durumu kabul etmek zorunda kaldı. Ardından, 23 Nisan’da Azerbaycan ve Kürtler arasındaki birliği simgeleyen bir barış anlaşması ilan edildi.'
6
Mehabad Cumhuriyeti'nde görev yapan 13 bakan, kısa bir süre sonra cumhuriyetin temel yasalarını ilan etti. Mehabad Cumhuriyeti, kısa süreli bir varlık göstermiş olsa da, o dönemde siyaset ve entelektüel gelişim açısından önemli bir merkez haline geldi. Mehabad'da kurulan bu cumhuriyet, Kürdistan ulusal bayrağını göndere çekti ve ülkenin ordusunu kurdu. Cumhuriyet yönetimi, ekonomik, sosyal, kültürel, sanatsal ve askeri alanlarda çeşitli kurumlar oluşturdu. Ayrıca, gazeteler ve dergiler yayımlandı. Yönetim sistemi kuruldu ve eğitim ile dil sistemini geliştirmeye yönelik çalışmalar yapıldı. Kürt dili, resmi dil olarak kabul edildi. Kürt tiyatrosu kuruldu. Kadınların siyasi ve sosyal alanda gelişmesini sağlamak amacıyla 14 Mart’ta Kadın Komitesi oluşturuldu. Qazî Mihemed’in kızı Mina Qazî, kadın çalışmalarında önemli bir rol üstlendi ve Kadın Komitesi’nin başkanı oldu. Ayrıca, diplomatik ilişkilerin güçlendirilmesine yönelik çabalar sarf edildi. Kısacası, Mehabad Cumhuriyeti’nin ömrü kısa olsa da, Mehabad o dönemde siyaset ve entelektüel yaşamın merkezi haline geldi.
23 Nisan 1946’da, Kürtler ile Azeriler arasında dostluk anlaşması imzalandı. Kürtler adına Qazî Mihemed, Azeriler adına ise Cafer Pişeverî bu anlaşmada yer aldı. Anlaşmada tanınmış pek çok kişi ve lider yer aldı ve bu anlaşma Tebriz’de imzalandı. 9 Temmuz 1946’da Qazî Mihemed, 30 kişiyle birlikte Tahran’a giderek Kürtlerin hakları ve talepleri üzerine görüşmeler yapmayı planladı. Ancak bu görüşmelerin amacı, Tahran yönetiminin Kürtler ve Azeriler arasında gerilim yaratmak ve her iki cumhuriyetin sonunu getirmekti. Tahran’da bulunduğu süre boyunca Qazî Mihemed, Ağrı İsyanları’nın lideri İhsan Nuri Paşa ile bir toplantı yaptı. Ağrı İsyanları’nın bastırılmasından sonra, İhsan Nuri Paşa Tahran’a gitmiş ve orada yerleşmişti. Qazî Mihemed’in yeğeni Said Humayun, İhsan Nuri Paşa’nın evini şu şekilde anlatır:
'İhsan Nuri Paşa'nın evinde, Kürdistan bayrağı duvara asılmıştı; ayrıca, çalışma masasının üzerinde Xoybûn Partisi'nin amblemi yer alıyordu.'
Said Humayun ayrıca Qazi Muhammed, İhsan Nuri Paşa ve İngiliz elçisi arasındaki görüşmelerin detaylarının Dr. Haşim Şîrazî'nin anılarında kaydedildiğini belirtir. Bu görüşmelerden sonra Pêşewa Tebriz'e geri döner ve oradan Mehabad'a gider. Mehabad'dan sonra ise Kuzey Kürdistan'ın Kürtçe konuşan bölgelerinde yerleşim alanlarına doğru yol alır. Urmiye, Mako, Selmas ve Xoy bölgelerinde büyükşehirlerin yöneticileri ve liderleriyle görüşmeler yapar. Her gittiği yerde, ister Kürt, ister Azeri, ister Ermeni olsun, coşkuyla karşılanır.
Kürdistan Cumhuriyeti'nin ilan töreni
Kürdistan bayrağını çekme töreni
Kürdistan Cumhuriyeti'nin birçok bakanı Qazi Muhammed'le birlikte
Cumhurbaşkanı: Qazî Mihemed
Başbakan: Hecî Baba Şêx
İçişleri Bakanı: Muhemmed Emîn Muînî
Maliye Bakanı: Ehmed Elahî
Savunma ve Güvenlik Bakanı: Seyfî Qazî
Dışişleri Bakanı: Ebdurehman Îlhanîzade (Mohtedî)
Ulaştırma Bakanı: Îsmaîl Îlhanîzade
Posta, Telefon ve Telgraf Bakanı: Kerîm Ehmedeyn
Eğitim Bakanı: Menaf Kerîmî
Çalışma Bakanı: Xelîl Xûsrevî
Ticaret Bakanı: Hecî Mistefa Davudî
Sağlık Bakanı: Seyyîd Muhemmed Eyyûbiyan
Adalet Bakanı: Mela Husên Mecdî
Kültür Bakanı: Mehmûd Welîzade
Bilgi Bakanı: Sidiq Heyderî
Önemli bir not olarak, Komara Kurdistan bir hükümete sahip olduğu dönemde, birçok faaliyet ve iş, PDK-Î'nin merkezi komitesinin katkılarıyla gerçekleştirilmiştir.
7
-Kürtçenin okullarda ve devlet yönetiminde resmi dil olarak kabul edilmesi
-Çocuklar için zorunlu eğitim ve öğrencilere ücretsiz kitap temini sağlanması
-Eğitim alanında öğretmenler için okulların kurulması ve eğitim seferberliklerinin başlatılması
-Gazete, dergi ve kitap basımı için matbaaların kurulması ve yönetilmesi
-Kürtçe yayın yapan bazı gazetelerin ve dergilerin yayımlanması. Örneğin, Kurdistan gazetesi ve Helale, Hawara Niştiman, Girûgalî Zarokên Kurd dergileri gibi.
-Pêşmerge güçlerinin kurulması
-Kadınlar için bir komitenin kurulması ve kadın ile erkeklerin eşit haklarının savunulması
-Tüm özgür bölgelerde güvenlik ve huzurun sağlanması
-Bilimsel alanların genişletilmesi
-Ticari ilişkilerin komşu ülkelerle geliştirilmesi
-Kürt halkının taleplerinin dünya kamuoyuna duyurulması, örneğin Potsdam Konferansı’nda Kürt halkının durumu hakkında dünya ile iletişim kurulması
-Mahabad’da Kürtçe edebiyat merkezi kurulması
8
9
Kürdistan Cumhuriyeti kurulduğunda, Kürt güçleri düzensizdi ve aralarındaki iletişim ile birlik eksikti. Bu yüzden, 17 Ocak 1945'te Pêşmerge gücü oluşturuldu. Zêro Beg Herkî, Sovyetler tarafından general olarak atanmış ve Qazî Mihemed'in emriyle 4 Kürt, savunma bakanlığı altında general unvanı almıştır.
10
Wadie Jwaideh'e göre, 5 mareşal vardı ve her biri kendi bölgelerinde sorumluydu. Zêro Beg Herkî ise Herkî bölgesinin başı olarak general olarak atanmıştı.
1- Mihemed Huseyn Seyf Qazî: Savunma Bakanı ve aynı zamanda Pêşmerge güçlerinin komutanı.
2- Mela Mistefa Barzanî: Barzani aşireti başkanı.
3- Mihemed Reşîdxan Qadirxanzade: Baney Begzadeleri'nin başkanı.
4- Emer Xan Şikak: Şikakların başkanı.
5- Zêro Beg Herkî: Herkî Sîdan aşiretinin başkanı.
Kürdistan Cumhuriyeti'nin ordusu iki ana bölümden oluşuyordu. İlk bölüm, 3 bin Pêşmerge'den meydana geliyordu; bunlardan 2 bin süvari ve 1 bin piyade askerdi. İkinci bölüm ise eşkıya güçlerinden oluşuyor ve sayıları yaklaşık 15 bin kişiydi.
11
Bu Pêşmerge güçlerinin eğitimi, 1940'lı yıllarda, Irak Ordusu'nun yüksek rütbeli askerleri tarafından sağlanmıştır.
12
1942 sonbaharında, Sovyetler tarafından 400 kişilik bir grup için silah ve 100 tüfek verilmiştir.
13
Pêşmerge kelimesi, Kürdistan Cumhuriyeti ordusunda ilk kez kullanılmaya başlandı. Mehmûd Axa'nın hikayesine göre, bu kelime onun babası Seyfî Qazî tarafından kullanıldı. Kürt Cumhuriyeti ile Azerbaycan Cumhuriyeti kurulduğunda, bu iki özerk devlet sıklıkla İran'a karşı savaşmışlardır. Mehmûd Axa'nın hikayesine göre, bu savaşlardan birinde, bir Kürt asker, Seyfî Qazî'ye şöyle der: 'Azeriler 1000 kişiyle savaşa gidiyorlar, biz ise 10 kişiyle savaşa gidiyoruz ve onlardan daha fazla öldürüyoruz ve bu durumu dilimize çeviriyoruz.' Seyfî Qazî de ona, 'Azeri askerleri Kürtleri, Pêşmerge olarak görürler, ki bu da onların ölüme gitmesi anlamına gelir' diye yanıt verir.
Qazi Muhammed askerlerle birlikte
General Mustafa Barzani ve Kürdistan Cumhuriyeti liderleri
1942'nin Ocak ayında İran, Sovyetler Birliği ve İngiltere arasında yapılan anlaşma, İngiltere ve Sovyetlerin, dünya savaşından sonra altı ay içinde İran'dan çıkmaları gerektiğini belirtiyordu. Ancak Sovyetler, İran ile ekonomik ilişkilerin devam etmesi ve Azerbaycan'ın (Kürtistan dahil) İran'ın iç meselesi olarak kalması gerektiğini belirten bir anlaşma daha imzaladı. Bu anlaşma, İran'ın Azerbaycan ve Kürt sorunu için barışçıl bir çözüm arayacağına dair taahhütler içeriyordu. 24 Aralık 1946'da Sovyet askerleri İran'dan çekilmeye başladı. Sovyetlerin Batı İran'dan çekilmesinin ardından, İran ordusu 1946'nın ilk ayında Azerbaycan ve Kürtistan'a saldırdı. Bu saldırı, DYA (Demokratik Yüksek Askerî) güçlerinin desteğiyle gerçekleştirildi.
14
Kürdistan Cumhuriyeti kurulduktan sonra, Sovyetler Birliği, Qazî Mihemed ve Azerbaycanlılara destek vererek askerlerini geri çekmeye başlamıştı. Bu çekilme, Kürtler ve Azeriler arasında gergin bir atmosfere yol açtı. Ancak, her iki halk da sorunlarının çözülmesi için umutlu kaldı. Sovyetlerin çekilmesinin ardından, Kürtler ve Azeriler, Tahran'da sorunlarını çözmek için görüşmeler yapmaya başladı. Seyfî Qazî'nin liderliğindeki heyet, 13 Temmuz 1946'da İran hükümetiyle bir anlaşma imzaladı. Bu anlaşmaya göre:
15
-Azerbaycan ve Kürdistan'da toplanan gelirlerin yüzde 75'i bölgede kalacak, yüzde 25'i ise Tahran'a gidecek.
-Azerbaycan ve Kürdistan askerleri İran hükümetinin jandarması olarak konuşlandırılacak.
-İran'ın üçüncü ve dördüncü eyaletlerine Azerbaycan adı verilecek. Üçüncü Ostana; Dördüncü istasyon olan Tebriz ve Erdebil bölgeleri; Hoy, Urmiye, Mahabad, Merexe ve Bijar'ı içerir.
-Bu bölgelerde eğitim üç dilde yapılmalı: Kürtçe, Farsça, Azerice
İran hükümetinin belirlediği ittifaka rağmen, sözünü yerine getirmeyen İran Başbakanı Kavam, 21 Kasım 1946'da İran'daki 7 Aralık seçimlerinin güvenliğini sağlamak amacıyla ülke genelinde İran askerlerinin hareket edeceğini duyurdu. 4 Aralık 1946'da İran kuvvetleri Azerbaycan'a saldırdı. 14 Aralık 1946'da İran Ordusu, Azerbaycan'ın başkentini ele geçirip Mehabad'a doğru ilerlemeye başladı. İngiltere'nin desteğiyle, 17 Aralık 1946'da İran rejimi, Mehabad'daki Kürdistan Cumhuriyeti'ni sona erdirdi. 20 Aralık'ta ise Kürdistan ve Azerbaycan tamamen işgal edildi. Azerbaycan Cumhurbaşkanı Pişeveri Sovyetlere sığınırken, Qazi Muhammed ise Mehabad'da Kürdistan Cumhuriyeti'nin kuruluşu sırasında verdiği sözü tutarak şu yemini etti:
'Allah'ın büyüklüğü, Kur'an-ı Kerim'in izzeti üzerine, vatanım ve bayrağım üzerine, kanımın son damlasına ve son nefesime kadar, canım ve evim ile özgürlük yolunda yemin ederim ki, Cennetteki bayraklarımız için savaşacağım.'
Azerbaycan Cumhuriyeti'nin İran tarafından kötü bir şekilde yıkılmasının ardından Kürdistan Cumhuriyeti'nde de korku hâkim oldu. KDP Merkez Komitesi, teslim olma kararı aldı. Peşwa, Azerbaycan'da yaşanan vahşetin Kürdistan'da yaşanmasını istemeyerek halkına Mahabad'da sonuna kadar kalacağı ve Kürdistan'a zarar vermeden çalışacağı sözünü verdi. Azerbaycan liderleri kaçmış, direniş fazla olmadı ve Tebriz'de büyük bir vahşet yaşandı. KDP Merkez Komitesi'nin kararından sonra General Mustafa Barzani, 17 Aralık 1946'da Peşewa'ya veda etti. Görüşmelerinde, Kürdistan bayrağını öpüp Mele Mustafa'ya vererek şöyle dedi:
'Kürdistan bayrağına sahip çıkın! Umarım bu bayrağın yere düşmesine izin vermezsiniz.'
16
Daha sonra Mele Mustafa ve güçleri, Kürdistan'ın güney bölgesine doğru Sakız'dan ayrıldı. Birçok aşiret Cumhuriyetin ayrılmasını destekledi. Kürdistan'ın İran'a karşı kendini savunamayacağı anlaşılınca, Kürdistan Cumhuriyeti'nin cumhurbaşkanlığı, Miyanduab'da General Humayuni'ye teslim oldu. Peşwa Qazi Muhammed idam edilmeden önce şunları söyledi:
'Şimdi bir Qazi Muhammed'i öldürüyorsunuz. Ama yarın kanımın her damlasından nice Qazi Muhammed dirilecek ve bu yolda yürüyecekler.'
17
Qazi Muhammed, Savunma Bakanı Seyfi Qazi ve Mahabad'ın İran parlamentosundaki temsilcisi olan kardeşi Abulqasim Sadir Qazi, 31 Mart 1947'de Mahabad Cumhuriyeti'nin ilan edildiği Çarçira meydanında asıldılar. Kürdistan Cumhuriyeti'nin birçok yöneticisi ve yetkilisi ya idam edildi ya da hapis cezasına çarptırıldı. Bu olayların ardından Şah yönetimi güçlendi ve 1949'da birçok KDP yanlısı tutuklanarak zindana atıldı.
Urumabad'daki bu infazlar sonrasında, 1947'de büyük protestolar yapıldığı kaydedilmiştir.
18
Mustafa Barzani, Irak Kürdistanı'ndan gelen askerleriyle Cumhuriyet'in kuvvetlerinin temel gücünü oluşturmuştu. Cumhuriyet'in sona ermesinin ardından, çoğu asker ve Irak ordusundan dört subay Irak'a dönmeye karar verdi. Bu subaylar, Irak'a geri döndüklerinde ölüm cezasına çarptırıldılar ve bugün Qazi ile birlikte Kürdistan için hayatlarını kaybetmiş kahramanlar olarak anılmaktadır. Yüzlerce asker ise Barzani'nin yanında kalmayı tercih etti. Beş haftalık bir yürüyüşle, İran ordusunun onları engellemeye yönelik tüm çabalarını boşa çıkararak Sovyet Azerbaycan'ına ulaşmayı başardılar. 19